Günümüz İslam âleminin belirgin özelliği olan toplumsal-psikolojik özelliklere benzer tarzda fikri alanda eksikliklerin olması ve bu eksikliklerin siyasi ve ekonomik atılımlara engel teşkil etmesidir.
Bu konuda kaydedilmesi gereken sorunlardan biri de, gençlerin, gayretlerini böyle bir vazifeyi gerçekleştirmeye değil, hissi davranarak fikri alandan siyasi alana yönlendirmeleridir.
"Fikir dünyası maddenin etrafında dönüp dolaşan toplumlarda, ferdi temayüller de aynı yolu takip eder.
Bir defasında Arap devletlerinden birinde küçük bir çocuğa: Oğlum! Okullarda size neler veriyorlar? diye sormuştum. Çocuğa yönelttiğim sorudaki "verme" fiilini kasıtlı olarak seçmemiştim. Ancak aldığım cevap çok enteresandı: bize bisküvit veriyorlar! İşte çocuğun ifadesinden açıkça anlaşıldığı gibi, çocuğa göre "verme" fiilinin manası -imtihanlarda sorulsa bile- sadece madde ile ilgili bir şeydir."*
İşte "müslüman gençlik "fikri önderliği", "siyasi önderlik" şeklinde yanlış anlamaktadır" derken bunu kastediyoruz.
*Malik b. Nebi, Müşkiletu'l-efkâr fi'l-âlemi'l-islâmi, s. 36.
Fikir, eylemin kaynağı olup vasıtası akıl, konusu ise bütün evrendir. Tanımlayacak olursak, fikir: Evreni tefekkür etme işlemi ve kainatta kurulu düzenin yasalarını belirleyecek formülü bulmaya çalışma gayretidir.