Jill sadece yüzünü buruşturdu; hani bir şey söylemeye çalışırsınız ama konuşursanız ağlamaya başlayacağınızı hissedersiniz ya, işte o türden bir buruşturmaydı bu.
Çocukların içlerinde büyük bir umut belirdi. Aslan başını salladı. “Hayır canlarım” dedi. “Beni tekrar gördüğünüzde buraya kalmak için gelmiş olacaksınız. Yalnız şimdi değil. Bir süre için kendi dünyanıza geri dönmelisiniz.”
“Efendim” dedi Caspian, “her zaman onların dünyasına bir göz atmak istemişimdir. Yanlış olur mu acaba?”
“Artık öldüğün için yanlış şeyler isteyemezsin oğlum” dedi Aslan. “Onların dünyasını onların zamanıyla beş dakikalığına göreceksin. Orada işleri yoluna koyman bundan uzun sürmez.” Sonra Aslan, Jill ve Eustace’in nereye gittiklerini ve Uygulama Okulu hakkındaki her şeyi Caspian’a anlattı. Çocuklardan fazlasını biliyor gibi görünüyordu.
“Bakın dostlarım” dedi, kalkanı onlara doğru uzatarak. “Bir saat önce siyahtı ve arması yoktu; ama şimdi bu var.” Kalkan gümüş gibi parlak bir şeye dönüşmüştü ve üzerinde kandan ya da kirazlardan daha kırmızı bir Aslan şekli vardı.
“Kuşkusuz” dedi Prens, “bu arma, ister yaşamamızı, ister ölmemizi emretsin, Aslan’ın gerçek efendimiz olacağına işarettir. Yaşam da, ölüm de birdir onun için. Şimdi beni dinlerseniz diz çöküp onun resmini öpelim ve gerçek dostlar gibi el sıkışalım. Sonra da şehre inelim ve bizi bekleyen maceraya atılalım.”
Hepsi Prens’in dediğini yaptı. Ancak Scrubb, Jill’le el sıkışırken, “Elveda Jill. Korkaklık ettiğim ve bir sıçan gibi davrandığım için özür dilerim. Umarım sağ salim eve dönersin” dedi. Jill de, “Elveda Eustace. O kadar huysuzluk ettiğim için özür dilerim” dedi. İlk kez birbirlerine isimleriyle hitap etmişlerdi, okulda böyle yapmıyorlardı.
“Ne düşündüğünü söyle, insan yavrusu” dedi Aslan.
“Merak ediyordum, yani bir yanlışlık olamaz mı? Çünkü biliyorsunuz beni ve Scrubb’ı kimse çağırmadı. Buraya gelmeyi isteyen bizlerdik. Scrubb birini – bu kişiyi tanımıyordum – çağırmamızı ve belki bu kişinin bizi duyacağını söylemişti. Öyle yaptık, sonra da kapıyı açık bulduk.”
“Ben sizi çağırmadıkça siz beni çağıramazdınız” dedi Aslan.
“Öyleyse o birisi siz misiniz, efendim?” dedi Jill.