Başlamadan önce o malum linç yenilen bölüm ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Yazarların daha cesur olmasını, tepkilere aldırmadan ne yazmak istiyorlarsa onu yazmalarını ve okuyucuların sınırlarını zorlamalarını taktir ediyorum. Benim için sadece tek bir kırmızı çizgi var: o da rıza kavramı. Eğer karakterlerin rızası varsa her şey yazılabilir benim için, hiç problem etmeden okurum. Kaldı ki okuduğumuz her kurgu ve karakterin kendi etik ve ahlak kurallarımıza uymasını beklememiz de çok saçma geliyor bana. Tıpkı gerçek hayatta farklı hayatlar ve insanlar olduğu gibi kitaplarda da var. Neden yargılayalım ki?
Kitaba gelirsek, geçmişe gidip gelinmesi hikayenin temposunun yüksek kalmasını sağlamış, bence iyi bir tercih, ama ara ara erkek karakterin gözünden okumamızı sevmedim. Şahsen bu tercihin işin büyüsünü bozduğunu düşünüyorum. Bence kitabın sonunda tek bir bölüm erkek karakterin gözünden okumamız yeterli ki bu, hikayeyi daha heyecanlı yapıyor.
Kitabın sonunda Demon ile ilgili verilen bir bilgi kalbimi çok kırdı ve onunla ilgili daha fazla şey okumak istememe sebep oldu. Aslında genel olarak Kai, Will ve Demon hakkında daha çok şey okumak istedim, ana karakterlerden daha ilgi çekiciler bence...
7/10
Selda Balaban Baykan bu kitabı okumaya karar verdik. Kitabı biraz okuduktan sonra yarım bıraktık. Ben atlayarak da olsa 200'e doğru gelmiştim ama yeter daa dedim bu nasıl kitap böyle? Ne anlattığı belli değil. Üç beş ergenin saçma sapan ilişkileri. Özellikle bir kısım var dendi, dedik madem şok olacağız bari orayı
