Bıçak sırtı bir konu olduğunu ilk kitap yorumumda söylemiştim sizlere... İkinci kitap, devam kitabı olduğu için çiftimizin sonraki yaşadıklarının anlatıldığı kısım. Aslında yazarımızın da hem fikir olduğu tek kitapta anlatılma düşüncesinde ben de varım. Günün birinde Günahkâr yazarımız tarafından yeniden kaleme alınırsa ben yeniden oturur okurum.
Ben Günahkâr'ı seviyorum o ayrı tabi, eksik yönleri var mı, vardır ama yazarın kalemi o kadar akıcı ki okurken kapılıp gidiyor noksan yanlarını fark edemiyor, hikâyenin içine giriyorsunuz. Bunu daha önce yazarımıza da dedim diye hatırlıyorum. (Kitabı birçoklarca okumuş bir okur tebessümü bırakıyorum buraya.)
Kitabımıza gelecek olursam; Gül değişen hayatı karşısında savunmasız olsa da güçlü duruşu ile üstesinden gelmeye çaba sarf ederken duruma ayak da uydurabiliyor. Bir yerde kırılan kalbi çiğnenen gururu ona artık durması ve ardına bakmadan gitmesini söylüyor. Gül, ardını dönüp geriye bakmadan gidiyor. Yağız'ın karmaşık hayatı daha da düğüm olurken çıkar yollar araya dursun, Gül çareyi gitmekte buluyor. Kalmaya bahanesi yok ama gitmeye sebebi çok.
Aradan uzun zaman geçiyor...
Gül tek tabanca olduğu dünyaya bir melekle yoluna devam ediyor. Duru, öyle sevimli bir çocuk öyle bilmiş bir fındık kurdu ki, tur ısır ye hesabı. Yağız sevdiği kadını ikna edebilecek mi? Aşklarına ikinci bir şans verilecek mi?
Yağız kararlı, Gül inatçı... Bu aşkın kazananı kim olacaktı?
Okuyup görebilirsiniz.