Sorarım size, hayat boyu çekilir mi bu?
Tabii ki hayır.
İşte o yapılacak olan tek şey ne?
Çok basit!
Gitmek!
Evet, kolay bir eylem değil belki.
Önemli olan da zoru başarmak değil mi?
Aşık olduğunuz kişiyle hayatınızı mutlu bir şekilde sürdürürken...
Bir gün geliyor ve...
İlk olarak...
Sevdiğinizin kişiliği başkalaşıyor.
Sinirli ve dalgın tepkiler vermeye başlıyor.
Ardından da unutkanlık...
Sonra da beyni hızla yaşlanıyor.
Öyle bir nokta ve öyle durumla karşı karşıya kalıyorsunuz ki...
Bırakıp gidemiyorsunuz.
Uğruna ölmek bile kurtarmıyor durumu!
Tam tersi yaşamak ve göstermek zorundasınız; hastalıkta, sağlıkta beraberiz yürekliliğini...
Kadın...
Erkek...
Ama kadın olmak ya da erkek olmaktan çok, daha önemli bir yer var ki...
İnsan olmak!
Ama gerçekten.
İnsan olmak para kazanmakla, başarıyla, kariyerle değil
İnsan olmak, karşındaki sohbet ettiğin kişiyi anlamakla olur
Ağlayan bir insanın hüznünü ya da mutlu bir insanın sevincini paylaşmakla olur.
Sevgiliniz, eşiniz, dostunuz, arkadaşınız, anneniz, babanız, karşınızdaki her kimse; ona içinizdekileri, hissettiklerinizi söylemekle, bunu ona yaşatmakla olur.
Çok sevdiğinizi içinizde duyumsamakla ve bunu ona hissettirmekle olur
İşte o zaman insan, yaşamın nefesini büyük bir zevkle solur.
İşte o zaman ruh ve beden hayatta daha bir renkli can bulur.
Can dediğin ne ki?
Çölde bir kum tanesi.
Yani...
Tek bir gerçek var.
Tek.
Yürek!
Ve...
Yüreğin kadını, erkeği yok.
Bir mert olanı var, bir de namert