Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Güzelliğin Analizi

William Hogarth

Güzelliğin Analizi Sözleri ve Alıntıları

Güzelliğin Analizi sözleri ve alıntılarını, Güzelliğin Analizi kitap alıntılarını, Güzelliğin Analizi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir tekne iyi yol aldığında gemiciler onun hep güzel olduğunu söyler...
Sayfa 36
Bir süre önce Fransa’dan bir otomatik makine getirilmişti; buna bir ördeğin kafası ve ayakları takılmıştı ve bu alet tek ayak üzerinde dururken, bacağını geri uzatırken, kafasını döndürürken, gagasını açar-kaparken, kanatlarını oynatıp kuyruğunu sallarken gerçek ördeğe bir ölçüde benziyordu; bütün bu hareketler canlı hayvanın hareketlerinin en düz ve basit hareketlerini taklit ediyordu: Şu birkaç hareketi bile gayet beceriksizce yapan, ama yine de çok övülen bu makinenin içi açıldığında, karmakarışık, dağınık ve sevimsiz bir nesne olduğu görüldü. Gerçek bir ördek gibi her yanına iyice yapışan bir deriyle kaplansa da şekli fazla düzeltilemezdi; her ne kadar içi başka şeylerle doldurulup şekillendirilmişse de, tıpkı kabaralar, kırık menteşeler ve paten halkalarıyla dolu bir çanta gibiydi.
Sayfa 114
Reklam
Doğru orantılı bir insan figürünü neyin oluşturduğu sorulursa, buna verilecek alışılagelmiş cevap hazırdır ve görünüşte kesindir: Parçaların bütüne kıyasla doğru simetriye ve ahenge sahip olmasıdır. Ancak muhtemelen bu belirsiz cevap, form ile ilişkisi olmayan öğretilerden veya bunlara dayanarak düzenlenen boş şemalardan türediği için, adam akıllı bir inceleme yapıldıktan sonra, pek de amaca uygun bir cevap sayılmayacaktır.
Sayfa 111
Hükümetin emriyle Bay Harrison, denizde zamanı doğru ölçebilmek için bir saat yaptı; bu herhalde bugüne kadar başarabilmiş en hassas mekanizma olacaktı. Yaşasın becerikli mucit! Varsın bu acayip makinenin tamamı veya her parçasının formu karmakarışık veya göze hoş gelmiyor olsun, mekanizmanın işleyişini seyretmek göze zevk vermese de, istenen amacı karşılasın; herhangi bir süsleme, saatin planının ancak bir cila kadar parçasıydı; şeklini güzelleştirmek için süslemek gerekirse, süslemelerin hareketi engellememesine özellikle dikkat edilmelidir; dahası bunlar ana tasarım için ne kadar gereksiz olsalar da, bir o kadar fazla dikkat etmek gerekir. Ama doğanın makinelerinde güzelliğin ve kullanışlılığının el ele gittiklerini harika biçimde görmüyor muyuz?
Sayfa 114
Karmaşıklığın güzelliği, kıvrımlı şekiller icat etmekte yatar: Örnek olarak, Sfenks’in kafasındaki Antikçağ kökenli sarkan parçaları veya modern anlayışa uygun olarak ön tarafa atılmış sarkan parçaları gösterebiliriz. Bu ilkenin uygulanmasına uygun olan her giysi parçası, onun tarafından verilen bir hava (kullanılan ifade budur) taşır ve bu kavislerin başarılı uygulanması beceri ve zevk gerektirse de, bu konudaki başarılı uygulamalara her gün rastlarız.
Sayfa 63
Göz bu tür bir eğlenceyi dolambaçlı yollarda, kıvrımlı nehirlerde ve bundan sonra göreceğimiz gibi, formları, temel olarak benim dalgalı ve kıvrımlı dediğim çizgilerden meydana gelen her tür nesnede bulur. Bu nedenle formdaki karmaşıklığı, onu oluşturan çizgilerin gözünü oyunbaz bir kovalamacaya yönlendiren ve zihne verdiği haz nedeniyle forma güzel sıfatını kazandıran özelliği olarak tanımlayacağım.
Sayfa 54
Reklam
Gayet iyi bilindiği gibi, güzel genç kız, esmer yaşlı adam ve zenci, hatta bütün insanlık, üst deri kaldırıldığı zaman aynı görünüşe sahiptir ve aynı şekilde göze kötü görünürler. Bu kadar nahoş bir şeyi gizlemek ve dünyada görülen ten çeşitliliğini yaratmak için, doğa üst deri denilen saydam deriyi, çok ilginç türden, alt deri diye bilinen bir astar ile beraber tasarlamıştır.
Sayfa 158
Kitabının bir bölümünde, sayfa 9’da yazdıklarına bakarsak Lamozzo kısmen bu durumun farkındadır: “Bütün sanatlarda ve bilimlerde iki katmanlı bir süreç vardır, birine doğa düzeni denir, diğerine ise eğitim düzeni. Doğa sıradan şekilde yola çıkar, mükemmel olmayanla başlar, bunlar tekillerdir; ama mükemmel ile bitirir, bunlar da evrensellerdir. Şimdi nesnelerin doğasını araştırmaya başlarsak, kavrayışımız, doğanın onları bize sunduğu bu düzeni izler; hiç şüphe yok ki bu, hayal edilebilecek en mutlak ve hazır yöntem olacaktır. Bu nedenle de nesneleri birincil ve doğrudan ilkeleri aracılığıyla tanımaya başlayacağız. Bu sadece benim fikrim değildir, Aristoteles de böyle düşünür.” Yine de Lamozzo Aristoteles’in demek istediğini yanlış anlamıştır ve biraz ileride onun tavsiyelerini kulak ardı ederek şunları söyler: “Bütün bunları kendi yeterliliğimiz çerçevesinde kavrayabilirsek son derece bilge hale geliriz ancak bu imkansızdır.”
Sayfa 23
“Yazarın burada yayımlamakta olduğum üstün bilgisi, eski Yunanlar’ın Analoji çalışmalarının bir sonucudur. Başka deyişle, Pyhtagoras tarafından Yunanistan’a taşınan resim, heykel, mimarlık, müzik vb. deki bütün armonik oranları bulmanın gerçek anahtarının ürünüdür. Bu büyük filozof Fenike, Mısır ve Kaldea’ya seyahat edip oradaki bilgili insanlarla konuştuktan sonra, Anno Mundi 3484 veya M.Ö. 520’de Yunanistan’a döndü ve beraberinde memleketi için çok sayıda icat ve ilerlemeler getirdi. Bunlar arasında Analoji en kayda değer ve faydalı olandı.”
Sayfa 17
Tahtırevan taşıyıcılarının her gün kaldırmaları gereken büyük ağırlıklar düşünüldüğünde, bacaklarının Toskana düzenine uygun, tam da yerinde olduğunu hemen kabul etmez miyiz? Onları figür açısından karakterler haline getiren de budur.
Sayfa 128
Reklam
Etkin zihin her zaman kullanılmaya meyillidir. Takip etmek hayatımızın parçasıdır ve başka her şeyden soyutlandığında bile zevk verir. Karşımıza çıkan her zorluk, bir süre için takibi kesintiye uğratsa da zihne bir çeşit malzeme sağlar, zevki arttırır ve aksi durumda meşakkat ve ağır iş olacak şey spora ve eğlenceye dönüşür.
Sayfa 53
Avcılığın, balık tutmanın ve sevilen başka eğlencelerin verdiği haz, her gün, sık sık karşılaşılan terslikler, güçlükler ve hayal kırıklıkları olmasa nereden kaynaklanırdı? Tavşan yeterince kaçmamış olsa avcı nasıl da yitirir neşesini; kurnaz bir tavşan, köpeklerle oyun oynayıp kaçmayı başardığındaysa ne kadar canlı ve keyif dolu döner.
Sayfa 53
“Antikçağ’ı taklit etmeye çalışan Yunanlar haklı olarak meşhur orantının peşine düştüler, en yüce güzellik ve hoşluk bu orantıda kendisini gösteriyordu; aynı orantıyı, daha aşağı seviyeden her şeyde bulunan güzelliğin kaynağı olan ilahi güzellik tanrıçası Venüs’e adadıkları üçgen kadehte sergilediler.” Bu metnin özgün olduğunu varsaydığımızda, hele bir de üçgen kadeh formunun ve kıvrımlı çizginin sadece güzelliği ve zarafeti değil, bütün form düzenini dile getiren, düşünülebilecek en uygun figürler olduğunu kanıtlarsak, üçgen kadehteki simgenin Michelangelo’nun tavsiye ettiği çizgiye benzediğini düşünemez miyiz?
Sayfa 21
Şunu da ekleyelim; kıvrılmış bir yılan, bir boynuz ya da benzer şekilde kıvrımlı bir simgenin eşlik etmediği bir Mısır, Yunan veya Roma tanrısı bulmak zordur. Tanrıça İsis’in üstündeki (Herakles büstü, Levha 3, Şekil 3) iki ufak baş buna örnektir, başlardan birisi iki boynuz arasındaki küre ile diğeri ise zambak* ile taçlanmıştır. Sessizlik tanrısı Harpocrates’te bu daha da kayda değer biçimde görülür: Kafasının bir yanından kıvrımlı büyük bir boynuz çıkar, elinde ve ayaklarının altında da birer boynuz vardır ve parmağını dudaklarına götürerek ağız sıkılığını ifade eder: (Bkz. Montfaucon’un eski eserleri) Şu da çok kayda değerdir: Barbar veya Gotik halkların tanrıları asla bu kadar zarif formları taşımamışlardır. Çin pagodalarında bu kıvrımların izi bile yoktur; resim ile heykeldeki çabaları, her ne kadar abartılı bir düzenlilik içinde olsa da vasat bir tada sahiptirler.
Sayfa 22 - *Bu çiçeğin büyüyen yaprakları hoş bir şekilde çeşitli yönlerde bükülürler (Sonbahar Siklameni adında ilginç ufak bir çiçek de vardır ki bunun yaprakları zarif bir biçimde tek bir yöne doğru kıvrılırlar).
Sırf takip etmiş olmak için takip etme sevgisi doğamızda vardır ve hiç şüphe yok ki gerekli ve faydalı amaçlar için tasarlanmıştır. Hayvanlar buna içgüdüsel olarak sahiptir. Tazı büyük bir gayretle takip ettiği avı sevmez, kedi ise avını kaybetme pahasına onu tekrar tekrar kovalamak ister. En zor soruları çözmek zihin için hoş bir çabadır: Alegoriler ve bulmacalar, saçma olsalar da, zihni eğlendirir ve zihin, bir oyunun veya romanın iyi dokunmuş bağlantılarını kurgu ilerledikçe nasıl zevkle takip eder, bütün bağlantılar açık seçik ortaya serildiğinde nasıl da memnun olur!
Sayfa 54
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.