Meşru talep ve görüşlerinde bile kendini ifade etmesine izin verilmeyen, yok sayılan, güvenilen değil gülünen biri olarak yetişen birey;
özüne güvenen değil,
özüne gücenen bir kişilik haline gelir.
Durmak ve anlamak arasında pek çok dilde bir anlam yakınlığının olduğu vurgulanmaktadır. Örneğin Arapçada “وقف” (v-k-f) durmak anlamında iken bir husustan en iyi anlamak “vâkıf olmak” şeklinde ifade edilir. İngilizcede ‘stand’ durmak iken ‘understand’ anlamaktır. Dolayısıyla kişiyi öz güven sahibi kılmak durduğu yeri anlamasını ve bu duruş halinden hayatı anlamlandırmasını sağlamaktır. Dur(a)mayan durulaşamazken, duruşunu anlamayan duruma etki edemez. O halde öz güven sahibi olmak bir duruş sahibi olmaktır.
Meşru talep ve görüşlerinde bile kendini ifade etmesine izin verilmeyen, yok sayılan, güvenilen değil gülünen biri olarak yetişen birey özüne güvenen değil özüne gücenen bir kişilik haline gelir.
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kur'ân-ı Kerîmi öğrenin fakat öğrendikten sonra Kur'ân hususunda dengeyi koruyun, ondan uzak kalmayın, onu maddi beklentilere araç kılmayın ve onu zor göstermeyin."