Hâlidîler, tasavvuf felsefesiyle ilgili bazı hususlarda mensubu oldukları Müceddidiyye'den farklı düşünebilmişlerdir. Örneğin Müceddidiyye'nin kurucusu İmam-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî'nin ortaya koyduğu vahdet-i şuhûd düşüncesi yerine, İbn Arabî'nin vahdet-i vucûd yorumuna daha sıcak bakmışlardır