...
görünmez bir iple dönerek
günden güne eridi
kişisel özellikleri
gözleri eridi ilkin;
Perşembe günü
yarı-saydam oldu eti
yüksek sesle seslenerek bana
(özellikle) bana
umutsuz iletiler gönderdi yok olmuş ağzıyla ve sessiz bir dille
Bizler bu toprakları bir arada tutan
tuz denizleriyiz
hâlâ.
Bu kaburga kafesinin içinde
atlar otluyor şimdi
ve yeşil gülüşlerle
koşuyor çocuklar (bilmeden
neresi olduğunu) çayırlarında
açılmış ellerimizin.
Neleri icat ettin
neleri yok ettinse
ölümlü
ellerinle
öylesine ustaca yaptın ki
zamanında fark edemedim bile
iyi ama, tüm bu duvar kağıtları
nerede?
Çatısızım
şimdi:
benim için
yaptığın gök
çok açık.
Aşk ayağa düşmüş bir sözcük
dişçilerin konforlu
bekleme odalarındaki
magazin öyküleri gibi orta malı,
aşk benim için bu değil ama.
Nasıl ağzına alırsın onu?
Bizim için yararı yok
bunun
yararı yok, dedim
kapatarak sana kapılarını.
Kağıtlardan yapılma
bir evrende yaşıyorum ben.
Çadırlar kuruyorum
iptal edilmiş pullardan.
Okumuyor, buruşturup
atıyorum
yolladığın mektupları
söyledim
her şey senin eserin
uzakta kalman, her şey.