Hasan Sabbah - Alamut Kalesi kitaplarını, Hasan Sabbah - Alamut Kalesi sözleri ve alıntılarını, Hasan Sabbah - Alamut Kalesi yazarlarını, Hasan Sabbah - Alamut Kalesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" Bilmeyen ve bilmediğini bilen çocuktur, ona öğretin.
Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır, onu uyarınız.
Bilmeyen ve dahi bilmediğini bilmeyen aptaldır, ondan ise anlayıp mutlaka sakınınız."
'Ben düşmanlarıma karşı onları dost edinme gibi bir davranış içerisindeyim. Onları dost edinmeye çalışırım, inancıma göre güçsüz düşmanı dost edinmezsek o, bize ileride zararlı bir düşman olur. Fakat bütün iyi niyetime rağmen düşmanlığını sürdürürse bende onu idam ettiririm.
Böylesine kaypak zeminlerde, bireylerin yaşam mücadelesi verme zamanlarında, yine öne çıkan, cahiliyet toplumlarda olduğu gibi İslam dini inançlarını ikna sistemiyle sahiplenip sözde onlara sahip olma yöntemleriyle öne çıkaracaklar olacaktı kuşkusuz.
İsmailililerin var ettikleri büyük gücü, tamda halkların böylesi çaresiz içindeyken ihtiyaçlarını giderecek konumda ortaya çıkmasıydı. Bunda asıl olan onlara göre imam önderliğinde yeni bir dünya düzeni tasarımı yapabilmesinden ileri gelmiştir.
Hz. Muhammed ile başlayan en son semavi din olan İslamiyet'in ; Emevi İslamiyeti yozlaştırdı Araplaştırdı ve İslamiyet'in temiz hedefinden tamamen saptırmış oldu.
Lakin geçen zamanlar içinde çok gecikmeden hem taraftarlarının niteliğinde hem öğretilenlerinin doğasında önemli değişimler meydana gelecekti hiç kuşkusuz.
Nitekim bu ilk Müslümanlar arasında en saygını olan Hz. Ebubekir isminde mutabık kaldıklarını görmekteyiz. Ne yazıktır ki, neredeyse tesadüfen gerçekleşmiş olan bu fikir neticesinde bu kez tarihin en uzun ömürlü müesseselerinden biri olan Halifelik makamının ilk temellerinin atıldığını görmekteyiz.
Ancak anlaşılmaktadır ki halifeliğin
ilk günlerinden itibaren öne çıkanların bir kısmı, ısrarla Hz Muhammed'in yeğeni ve damadı olan Hz Ali'nin hakkı olduğunda ısrarlıydı.
Hamaset dışı, subjektif gerçeklere bakılacak olursa İslam dini gruplaşmalar gibi ilk sarsıntıyla özellikle Hz. Muhammed'in 632 yılında ölümünün ertesinde yaşanmıştır. Allah'ın Resulü Allah'ın kelamını insanlığa nakleden bir elçi olmaktan gayrı hiçbir ilahi kudrete yada ölümsüzlük gibi bir vasfa da sahip birisi değildi. Lakin, İslam cemaatine ve yeni yeni ayaklarının üzerinde durmaya başlayan İslam devletinin başına kendisinden sonra kimin geçeceği hususunda herhangi resmi bir tavsiyede bulunmamıştır.
Emeğe sonsuz saygım var fakat, baskıdan mı kaynaklı yazardan mı bilmiyorum, çok fazla imlâ hatası var. Bir de çok muğlak bir ifade ile yazılmış. Olaylar, tarihler iç içe ve karışık anlatılmış. Kitabın ortalarında falan yarıda bırakasım geldi, zor da olsa bitirebildim.