"Çocuk bir süre evin önündeki kalabalığı seyretti. Sonra oturup kaldığı taşın üzerinden kalktı, koşarak muhtarın evinin önüne geldi. Evin önü cesetlerle doluydu. Biri bıyıklı, esmer, uzun boyluydu. İçerden çıkarıp gelişigüzel atmışlar, yan yana, alt alta, üst üste yatıyorlardı. Kiminin üzerinde kazak, kiminde parka vardı. Kan içindeydiler. Tepeden tırnağa kan!.."
Sayfa 343