Adsız, sınırsız bir üzüntü vardı içinde. Birden can sıkıntısının çılgınlaştığını duydu. Üstüne mutluluk oturtacağı bir düşüncesi yoktu. Birdenbire her şeyini yitirmiş, kuru, ıssız bir toprak üstünde çırçıplak kalmıştı sanki. Artık kendini sevemiyor, etini, parmaklarını. Yorgun. Bir de kendini, öyle mi, yorgun ve ölü.