Kalbimin adresini buldum. Hislerimi çalıştırdım ve geliyorum.Yol kalabalık, yorgun ve kasvetli gözüküyor. Bu yolda tabela içsesin Bir yol görüyorum, uzaktan. Bomboş ve sakin.Davetkar tavrını sunuyor varlığıma. Yol, benim için ayrılmış. Gidiyorum. Bambaşka bir dünyadayım şimdi.Gökyüzü bana gülüyor,selam veriyor serçeler. Beni ve yıllardır bekliyormuş gibiler. Rüzgar şefkatle sarılıyor boynuma. Sana giden yol böylesine güzelse; sen nasılsındır bir düşünsene!
"Sana bir reçetem daha var evlat. Ne zaman bir heyecan hissedersen gönlünde, o heyecanı oluşturana sıkıca sarıl. Sana bunu hissettiren şeyde saklı olan sensin, bil. Bil ki; Hayal'e giden gerçeği bulabilesin."
Kağıt hep dinlerdi. Yorulmaz mıydı kalemin sesinden, dertlerinden ya da sevinçlerinden? Kalem hiç kağıdı dinlemez miydi?
Kağıt, kalem demekti. Kalem konuşurdu ve yine kalem susardı.