Hayal ve Gerçek kitaplarını, Hayal ve Gerçek sözleri ve alıntılarını, Hayal ve Gerçek yazarlarını, Hayal ve Gerçek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ahır sekisinde hocanın elini sırayla öptükten sonra karşısına diz çöktük. Adamların danıştıkları tarla, arsa gibi hepsi de hayati ve mahkemelik meselelerdi. Hocanın verdiği hükümler ise çok batıl ve haksızdı bence. Ama burada bana söz düşmez. İşi bitenler memnuniyetlerini söyliyerek getirdikleri sigara paketlerini verip gittiler.
"Mütemadi bir ezinç içinde, sadece ölüm için yaşayar insanlar kurtulmadıkça... Maddi, manevî, her servetin kökü ilim değil de nedir?.. En hakiki mürşit ilim değil midir?..
Bir cehaletten bir saadetin doğduğu görülmüş müdür?"
Saadet ve hakikat nerede; biz nerede?
Doğurmayan kadına muska, damdan düşerek bacağı kırılan çocuğa muska, çocuğun kel başında tüy bitmesi için muska... Dişinin sızısını kesmek için de bir topak tuz okutmak ve yine muska... Muskacı, muska; üfürükçü, üfürük!.. Bu işlerin her gün binlercesi yapılıyor ve sürüp gidiyor... Bütün bunlara bir de tarikat faslını eklersek, işin pek küçümsenecek bir tarafı olmadığı açığa çıkar: Taassup... Cehalet
ve Sefalet... Kolkola girmişler, birbirlerini ağırlıyarak cennete doğru gitmekteler...
Her şeyi gökyüzünden bekliyoruz. Fakat, günler geçtikçe bulutların başka diyarlara göç etmesiyle bu selvi umutlarımız da yığılıp yere indi; elimiz böğrümüzde kaldı. İki kere yağmur duasına çıkıldığı halde, yardım gelmedi gökten...
Canım boyuna türkü söylemek istiyor; haykırmak söylemek istiyor. Ne kadar hüzünlü ve kendi durum bilmem ama, dilime gelenleri söylemeden edemiyorum:
"Hem okudum hemi yazdım,
Yalan dünya senden bezdim..."
Kim söylemiş bu türküyü? Niçin söylemiş? Ben ne vakit duyup öğrenmişim? Bunları bilmeye ne lüzum var? Şu anımsa gelip dilime dolanan bu beyit beni anlatmıyor mu?
Yalnız, seçemediğim bir şey var: Şu dert ve minnet dolu dünyada, sevince, kedere değecek ne var ki, her şeye ağlıyorum ben? Belki beni ağlatan şey, dünyanın sevince, kedere değmediği halde, üstelik insanı ağlatmasıdır.
Keklik gibi kanadımı süzmedim,
Murad alıp doya doya gezmedim.
Bu kara yazıyı kendim yazmadım,
Alnıma yazılmış bir kara yazı
Kader böyle imiş ağlarım bazı.
O bizim sadece tarih kitaplarında okuduğumuz taş devri, burada duruyor... Allah, içindekilere sabır versin... Yahu iyi yaşıyorlar burada! Herkes de nerdeyse halinden memnun.
Fakat, herkes ne alırsa onu satar: Atatürk'e inan ve sevgi, köylülerimizin kalbinde de son merhaleye erişmekle beraber, büyük din adamlarının, keramet sahiplerinin sevgisi yanında Atatürk sevgisi zayıf kalır. Onu kuvvetlendirecek ancak kültürdür.
İnsan olarak yaşamak, birçok meziyetlere sahip olmak ister ama, hocaların sözlerine inanacaksak bir insan olarak yaşamak imkânsız. Ya anandan doğar doğmaz talihin yardım edecek, cennete hurilerin yanına gideceksin dünyaya gözlerini açmadan; yahut da yaşayıp elinde olmadan bir sürü günaha girecek, cayır cayır yanmayı göze alacaksın.