Hayalet Gişe Gönderileri
Hayalet Gişe kitaplarını, Hayalet Gişe sözleri ve alıntılarını, Hayalet Gişe yazarlarını, Hayalet Gişe yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Niye Hayaller'de yaşamıyorlar o halde?" diye atıldı Martaval Böceği.
"Orası çok daha güzel bir yer."
"Birçoğu öyle yapıyor zaten," diye yanıtladı beriki, adımlarını ormana doğru yönelterek, "ama insanın kendi gözleriyle gördüklerinin aslında var olmadığı bir yerde yaşamak, karşısında duranları görmediği bir yerde yaşamak kadar kötü bir şey aslında."
Ama görülmeye değer şeyler her yerde var sanırım, insan gözlerini açık tutmayı bilsin yeter ki.
“Derken bir gün aralarından biri, etrafa değil de yalnızca kendi adımlarına bakarak, insanın gideceği yere çok daha çabuk ulaşabildiğini keşfetmiş.
Çok geçmeden herkes öyle yapmaya başlamış. Artık sokakları hızla adımlıyor, caddeleri koşturarak geçiyor, hiçbir yere bakmadıkları için kentin o cânım güzelliklerini görmeden geçip gidiyorlarmış."
"Ne kadar güzel, değil mi?" diye içini çekti Milo.
"Ah, doğrusu bilmiyorum," diye yanıtladı tuhaf bir ses.
"Bu sizin nasıl baktığınıza bağlı." "Affedersiniz, ne dediniz?" dedi Milo, çevresinde konuşan hiç kimse yoktu.
"Bu, her şeye nasıl baktığınıza bağlı diyorum," diye yineledi ses.
Bugün insanların konuşurken gereğinden fazla sözcük kullanmalarının, üstelik de böyle yaparak kendilerini olduklarından daha akıllı sanmalarının nedeni de bu zaten.
Şunu sakın unutma, gereğinden az sözcük kullanmak, gereğinden fazlasını kullanmaktan her zaman daha iyidir.
"Bunların hepsi aynı anlama gelmiyor mu zaten?" diye sordu Milo şaşkınlıktan neredeyse dili tutulmuş bir halde.
"Elbette."
"Şüphesiz."
"Kesinlikle."
"Aynen."
"Evet," diye yanıtladılar berikiler sırayla.
Ellerindeki zamanı saymaya başlayıp da
bir dakikanın 60 saniyeden,
bir saatin 60 dakikadan,
bir yılın ise 365 günden oluştuğunu keşfedince, kullanabileceklerinden çok daha fazlasına sahip olduklarını anladılar. Sonunda da “Bu kadar fazla olan bir şeyin, o kadar da değerli olamayacağı” sonucuna vardılar, böylece zaman giderek itibarını yitirdi.
İnsanlar onu savurganca kullanmaya, hatta boşa harcamaya başladılar.
"Yapacak o kadar çok şey var ki; bütün günlerimiz dolu"
"Saat sekizde kalkarız ve zaman geçiririz. "Sekizden dokuza kadar hayallere dalarız. "Dokuzdan dokuz buçuğa sabah şekerlemesi yaparız.
"Dokuz buçuktan on buçuğa dek oyalanıp savsaklarız.
"On buçuktan on bir buçuğa kadar kuşluk şekerlemesine yatarız.
"On bir buçuktan on ikiye dek vaktin gelmesini bekler sonra da öğle yemeği yeriz.
"Birden ikiye dek sağa sola sallanıp oyalanırız.
"İkiyle iki buçuk arası hafif bir öğle üzeri kestirmesine dalarız.
"İki buçuktan üç buçuğa dek o gün yapılabilecekleri ertesi güne erteleriz.
"Üç buçuktan dörde kadar akşamüzeri uykusuna yatarız.
"Dörtle beş arası akşam yemeğine kadar aylaklık edip dolaşırız..
"Altıyla yedi arası ağırdan alıp oyalanırız. "Yediden sekize kadar da akşam şekerlemesine yatar, sonra da uyumak için dokuzda yatağa girmeden önceki yarım saati boşa geçiririz.
"Senin anlayacağın oturup kara kara düşünmek, ağırdan almak, bir şeyleri sürüncemede bırakmak için bile vaktimiz kalmıyor; düşünsene, bir de üstüne düşünmek ya da gülmek için ara verecek olsaydık, hiçbir şey yapmış olmazdık."
“İyi ama, gülmeyip düşünmeyecekse insan başka ne yapabilir ki?”
I do so hate to make up my mind about anything, whether its good or bad, up or down, in or out, rain or shine. Expect everything, I always say, and the unexpected never happens.
Sayfa 10
Kaybolmak nerede olduğunu değil, nerede olmadığını bilmektir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Bir zamanlar zaman denilen şey yoktu insanlar bu durumdan hiç hoşnut değillerdi tabii. Yedikleri öğünün öğle yemeği mi akşam yemeği mi olduğunu bilmiyorlardı günlük hayatı takip edebilirsinler olmaları gereken yerde vaktinde olabilsinler diye yaratıldı zaman. Ellerindeki zamanı saymaya başlayıp da 1 dakikanın 60 saniyeden 1 saatin 60 dakikada 1 yılın ise 365 günden oluştuğunu keşfedince kullanabileceklerinin daha çok daha fazlasına sahip olduklarını anladılar sonunda da bu kadar fazla olan bir şeyim o kadar değerli olamayacağı sonucuna vardılar. Böylece Zaman giderek itibarını yitirdi, insanlar onu savurganca kullanmaya hatta boşa harcamaya başladılar.
Sayfa 33Kitabı okudu
1.Milo
... şu koskoca dünyanın nasıl olup da bazen böyle minicik ve bomboş görünebildiğine şaşıyordu.
Sayfa 9 - yapı kredi yayınlarıKitabı okudu