Hayalet Süvari sözleri ve alıntılarını, Hayalet Süvari kitap alıntılarını, Hayalet Süvari en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kemal'in öfkeli tabiatı artık patlama noktasına gelmişti. Haritalarını dikkatle incelediginde felaketin acı yüzünü görebiliyordu. İngiliz ve Fransızların Ortadoğu'da toplayabildikleri tüm insan gücü, Fransa ve Belçika'daki Batı Cephesi'ndeki mevkilerden ayrılan koloni tümenleri de dahil olmak üzere, Mısır'daki üslerden ve Gelibolu yarımadası için stratejik bir öneme sahip olan Limni Adası'ndan alınarak yeniden gemilerle taşınıyordu. Türk askeri istihbaratı mükemmel çalışıyordu. Kemal'in kendi kaynakları da ayrıca çalışmaya devam ediyordu. Açıkça İngiltere'nin diktatörleri, her ne pahasına olursa olsun, Çanakkale Boğazı'nı zorlama kararı almışlardı. Güvenilir kaynaklar, sürekli takviye edilen İngiliz-Fransız kuvvetlerinin, içlerinde İrlandalı savaşçı askerler, Lancishire'ın gönüllü süvari alayları, Gurkaları da içine alan bir Hindu tümeni, deniz birlikleriyle birlikte bir Fransız kolu ve son olarak gerçekten de dünyanın öbür ucundan gelen Avustralya ve Yeni Zelanda kolordularının da bulunduğu en az 50.000 iyi eğitimli askerin oluşturduğu 14 tümenden az olmadığını ortaya koyuyordu.
"Kemal Paşa" dedi Ismet ciddi bir ifadeyle. "Bizim asırlardır gelen Türk geleneklerimizi yıkamazsın. Neden başımızdaki Türk fesi; gelenek, kültür, din ve hata milli gururla ilgili bir mesele olsun!" Ismet terlemişti. "Aynı şey çarşaf ve peçe için de geçerli. dostum, Kemal, Paşam!"
Halihazırda bulunduğu Manastır'da ve önceden bulunduğu ve ara sıra izinlerde giderek gözlem yapma fırsatı bulduğu Selanik'te insanlar, hayvanlar gibi ahırı andıran kulübelerde yaşıyorlardı. Oysa payitahtta sultan ve maiyetindekiler hålå ihtişamlı bir hayat sürüyorlar ya da; Türk ticari hayatına hakim Avrupalılar, yabancılar lüks içinde yaşarlarken; böyle söyleniyordu. Bu yabancıların hepsi; Türk ekonomisini mahvetmelerini, Türk hukukuna itaat etmemelerini ve tüm suçlarda hatta cinayetlerde bile Türk adaletinden kurtulmalarını sağlayan, kapitülasyon denen, özel bir Türk egemenliğinden feragat şekli getiren şeyin nimetlerinden faydalanıyorlardı.
"Tümenimle ilgili şeyler" dedi Kemal temkinli bir şekilde. "Hesaba katmam gereken bir tümenim var..."
"Artık değil! Kesinlikle yanlış, Mustafa Kemal Paşa." Paşa? Von Sanders masayı yumrukladı. "Bu vesileyle 19. Tümenin komutasını sizden alıyorum, paşa." Kemal dikkatle Alman generale bakıyordu. "Evet, paşa! Siz şu anda orgenerallik rütbesine terfi ettirildiniz." Kemal yutkundu. "Anafarta cephesindeki tüm kuvvetleri yeniden düzenleniyorum. Sizden tüm komutayı üstlenmenizi rica ediyorum.
Tren garının aşağı tarafında, uzaklardan askeri bir düzen içinde şarkı söyleyen erkek sesleri çalındı kulağına ve tepeyi aşarak gelen bir kıta Türk askerini gördü o anda. Söyledikleri ahenkli sözler Türk Milli Marşı'ydı. Kıta, kışlasına doğru batıya dönüp de sesler kayboluncaya dek onları dinledi. "TAMAM!" dedi kendi kendine.
"ONLARA ŞARKI SÖYLEMEYİ
ÖĞRETECEĞİMİ SÖYLEMİŞTİM!"
"Sağlığım!" dedi Kemal sertçe. "Yıllar önce bozuldu. Hazır olduğum zaman öleceğim, daha önce değil. Ancak cumhuriyet yaşayacak. Hâlen yapmam gereken işler var. Ve bunları yapacağım!