Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hazreti Hatice

Ebubekir Subaşı

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Şüphe yok ki Allah seni asla zâyi etmez ve sana bir kötülük isabet ettirmez. Zira sen sözün en doğrusunu söylersin, emanete ihanet ermezsin ve yakınlarını görüp gözetirsin.
Hepimiz Müslümanız, ama şuur bakımından onlardan öyle uzağız ki...
Günümüz insanı, evini, sofrasını bir muhtaca açmak yerine, çocuklarının istikbalini her ne pahasına olursa olsun kurtarmayı, dünyaya gerçekten yaşanır bir hale getirmeyi, genç kalmayı, sosyal güvenlik teşkilatları içine girerek, kendini garanti altına almayı, yemeyi fakat kilo almamayı, güzelleşmek için hiçbir harcamadan kaçınmamayı, kâr getirmesi için yatırımları akıllıca yapmayı düşünür...
Reklam
Bir bakıma Allah (cc) evvelâ insanlara istemeyi nasip ediyor; insanların zihinleri bununla meşgul oluyor, sonra da verilmesinde gerek olan şartları hazırlıyor ve en sonunda vazifeyi veriyordu. İştah ve ihtiyaç olmadan yemek bile hikmete uygun değilken; zaman ve zemin müsait olmadan Peygamber göndermek de herhalde ilahi hikmete uygun değildir.
Hz. Hatice (ra), tabiat olarak iffet, temizlik ve nezaket bakımından müstesna bir insan idi. Bu temizliğinden dolayı ona "Tâhire" dendiği gibi, bizim bugün anladığmız mânada 'hanımefendi' demek olan "seyyide" tabiri de kendisine pek yakışmaktaydı. Hatta kendisine güzelliğinden dolayı da Mekke kadınları arasında 'ceyyide" de denmekteydi. İslam'dan sonra da Haticetü'1-Kübra" olarak anılmıştır.
İşe Hz. Hatice (ra) validemiz tarafından bakıncada, şu neticeye varabiliriz; her şeyden önce Resûlullah' in (sav) bir insan ve erkek olmak hasebiyle , Hz. Hatice (ra) validemize ihtiyacı vardı. Ama bunun da ötesinde, 'zorluklar ve ağır imtihanlar altında pişecek olan' peygambere, böylesine kuvvetli, tecrübeli, cesur bir eş ve bir vezir lâzımdı. Zira belki de Efendimiz dışarıdan gelecek çok ağır baskılara, içeriden; kendi hanesinden gelen bir destek vasıtasıyla daha iyi karşı koyacaktı. Eğer baskı her iki taraftan olursa, belki de Habib-i Ekrem (sav) böyle bir durumda çok fazla zorlanacak, belkide bu durum hikmete uygun düşmeyecekti.
Yaşadığımız dünya her ne kadar hadis-i şerifin bildirmesiyle; âhiretin ekin tarlası ise de bizler bu ekin tarlasında zahmet çekip, cennette karşılık beklemek yerine, bizzat bu dünyanın cennete dönüşeceğini ümit etmişiz. Ne yazık ki içinde yaşadığımız dünyada bu kadar açlık, zulüm, tehdit ve sapkınlık olmasına rağmen, büyük bir gaflet eseri olarak, sanki bunlar yokmuş veya yarın hiç kalmayacakmış gibi davranmaktayız.
Reklam
Bundan sonra vazife başlayacak; iman küfürden, iyi kötüden, mert namertten, vefâlı vefâsızdan, korkak korkusuzdan, iman şirkten ayrılacaktı. Ancak bu öyle bir ayrılma olacak ki; baba oğuldan, mal sahibi malından, kişi âilesinden ve vatanından ayrılacaktı. Hatta gün gelecek; can sahipleri canlarından düşünmeden vazgeçebileceklerdi.Ta ki zafer gelinceye ve kömür kalpli Ebû Cehil, altın kalpli Ebû Bekir'den ayrılıncaya, cennetliklerle cehennemlikler saflarını belli edinceye kadar...
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.