Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sevdiğimiz Şeyleri Neden Severiz?

Hazzın Bilimi

Paul Bloom

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yüzü güzele kırk gün geçse de doyamayanlar
Kadın ve erkeklerde ortak olan bir özellik vardır: Hepimiz güzel yüzlere bakmayı severiz. Bu yalnızca cinsellik anlamına gelmez. Eşcinsel olmayan erkek ve kadınlar da, kendi cinslerindeki çekici insanların yüzlerine bakmaktan hoşlanırlar. Cinsiyeti ne olursa olsun, güzel bir yüz görmek, hazla alakalı sinirsel devreleri tetikleyerek beyni harekete geçirir. Hiçbir cinsel dürtüye sahip olmayan (Freud'u bir kenara bırakırsak) bebekler bile güzel yüzlü insanlara düşkündür ve henüz çok küçükken bile, güzel bir yüze bakmayı diğerlerine tercih ederler.
Sayfa 70
Kaç pembe cisimcikten sonra süperiz onu da diyeydin
Son zamanlarda yapılan etkileyici bir keşif de, birden fazla dil tipinin olduğunu ortaya çıkarmıştır: İnsanların neredeyse dörtte biri, Linda Bartoshuk'un da orijinal biçimde ortaya koyduğu gibi, yüksek yoğunluklu reseptörlere sahip üstün tat alıcılardır . Bunlardan biri olup olmadığınızı, dilinizin üzerine mavi gıda boyası koyup bir arkadaşınızdan halen pembe renkte kalan tat alma cisimciklerinizi saymasını isteyerek anlayabilirsiniz. Tat alma cisimciklerinin üzerinde bulunduğu mantar biçimindeki kabarcıklar, gıda boyasını emmez. Daha basit bir işlem isterseniz, propiltiyoürasil'li (PROP) bir parça kağıt bulup (online olarak bulabilirsiniz) ağzınıza yerleştirin. Kağıt gibi bir tadı varsa, siz sıradan bir insansınız; ancak, tadı nahoş ve acıysa, tebrikler; siz üstün tat alıcısınız!
Sayfa 37
Reklam
Sanat anlayışınıza sıçayım...
Piero Manzoni'nin en ünlü eserini bir düşünelim; yani, sanatçının 90 adet kavanoz dolusu dışkısından oluşan bir dizi eseri. İyi paraya satıldılar; Tate Gallery, 2002 yılında bu kavanozlardan biri için 61.000 $ ödedi. Bu pek çok yönden ilginç bir sanat eseridir ve özcülük konusuyla da oldukça bağlantılıdır. Bu eser olumlu temasın ta kendisidir; yani, belirli nesnelerden aldığımız hazzın, onu yaratan ya da kullanan kişinin köklerini içerdiği inancından kaynaklanmasıdır. Manzoni'nin de dediği gibi, "Koleksiyoncular gerçekten özel bir şey, sanatçı için gerçekten kişisel olan bir şey istiyorsa, bu, sanatçının kendi bokudur." Ayrıca bu durum oldukça komik bir görüntüyü de beraberinde getirir. Manzoni kavanozları bilerek düzgün bir şekilde sterilize etmemişti; bu yüzden dışkı dolu kavanozların en az yarısı müzelerde ve özel koleksiyonlarda gururla sergilendikten sonra bozuldu.
Sayfa 144
Ya koleksiyon, bir yalanla başlamışsa :P
Temasın önemini gösteren örnekler arasından en sevdiğim ise yazar Jonathan Safran Foer'in boş sayfa koleksiyonudur. Foer koleksiyonuna, Isaac Bashevis Singer'ın eşyalarının arşivlenmesine yardımcı olan bir arkadaşının, Singer'ın kullanılmamış daktilo kağıdı destesinin en üst yaprağını kendisine göndermesiyle başlar. Foer, başka yazarlarla temasa geçerek, kullanacakları kağıtlardan en üstte olanı kendisine göndermelerini rica eder. Richard Powers, Susan Sontag, Paul Auster, David Foster Wallace, Zadie Smith, John Updike, Joyce Carol Oates ve daha birçok yazardan kağıtlar alır. Hatta Freud'un masasında bulunan kağıt destesinin en üstündeki kağıdı kendisine vermesi için Londra'daki Freud Müzesinin müdürünü ikna etmeyi başarır. Bu durum, en sıradan şeylerin bile (boş kağıtlar gibi!), onların geçmişlerini bilen kişiler için ne kadar değerli hale gelebileceklerinin kanıtıdır.
Sayfa 104
Aşk, bir kişiyle diğerleri arasındaki farkın ölçüsüzce abartılmasıdır.
Tam final alıntısı bee...
Altı yaşında bir kız çocuğu, kollarıyla bir kağıdı sarar ve çizdiği resme dalıp gider. Öğretmeni 20 dakikayı aşkın bir süre bekledikten sonra, kızın yanına gidip ona ne çizdiğini sorar. Kız, yukarıya bakmadan "Tanrı'nın bir resmini çiziyorum," der. Öğretmen şaşırır; "Ama kimse Tanrı'nın neye benzediğini bilmiyor." Kız şöyle der, "Bir dakika sonra bilecekler."
Sayfa 214
Reklam
Kazanan yalnızdır :P
İnsan yapımı sanatla hayvan yapımı arasında kurulan en iyi benzeşim olarak, Miller, çardak kuşlarını öne çıkarır. Çardak kuşları, Yeni Gine ve Avustralya'da bulunan bir türdür. Bu türün erkekleri birer sanatçıdır. Gökyüzünde uçuşur ve dut, deniz kabuğu, çiçek gibi renkli nesneleri toplayarak yuvalarına taşır ve ardından çardak benzeri simetrik ve karmaşık modeller yaratırlar. Dişi çardak kuşları zeki ve acımasız birer eleştirmendir. Çardakları kontrol eder, en yaratıcı olanını arar ve onun yaratıcısıyla çiftleşirler. Başarılı bir erkek çardak kuşu 10 dişiyle çiftleşebilir; başarısız olanlar bekarlığa devam ederler. Çiftleşme sonrasında dişi kuş yumurtlamak için uçup gider ve erkek onu bir daha asla görmez. Başarılı bir erkek çardak kuşunun hayatı, tıpkı Pablo Picasso'nunki gibidir.
Sayfa 133
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.