Bu sayıyı sabırsızlıkla beklediğimi hatırlıyorum. İncelemesini yazmak bir sene sonraya kısmetmiş.. Tek bir sebebi vardı beklememin o da Nuri Pakdil'le ilgili söyleşinin yer alması. Nuri Pakdil'in bir aşk hikayesi varmış mesela bilmiyordum.
Nuri Pakdil'i üç sene olacak kaybedeli ekimde. Ben hala vedalaşmadım orası ayrı, okumadığım tek bir cümlesi kalana dek gittiğini fark etmeyeceğim çünkü.
Söyleşiden: "Nuri Pakdil için kan bağı, arkadaşlık bağı, dostluk bağı her zaman ideoloji, düşünce ve inanç bağından sonra gelirdi. "
Bu sayıdaki çoğu şiiri beğendim. Bir kaç tanesini alıntılayayım:
Düşleri şiirden vakitle süzmüş bir Pakdil'li
Direnir zarif parklarda
Eylül-ekim siler dünya renklerini
Sır'ı dökülmüş bir ayna cebimizde kırık
Yırtılmış bulutlar geçer Kudüs'ten.
"Çocukluk meleklerle paylaştığın son ülke"
