Kapı açıldı. “Günaydın, Yarbayım.”
Phineas bir an bakakaldı. “Gordon?” demeyi başardı sonra. “Senin burda ne işin var?”
“Uzun hikaye,” dedi iri yarı İskoçyalı. “Aşağıdaki adam valizleri aldı. Hizmetlilerden biridir umarım.”
Phineas tuvalet masasının sandalyesine gömüldü yine. “Şu Nuh’un dedesi gibi görünen mi?”
Gordon parmaklarını şıklattı. “Hah, işte o. Biraz da asi galiba.”
“Öylece kapıya mı dikildin?”
“Evet. Bir pencereden içeri dalıvericektim, ama kibarlık edeyim dedim.”
“Onu kızdıran budur.”
İskoçyalının kaşları çatıldı. “Pencereden girmediğim için mi?”
Phin kardeşlerini selamladı. “Hatta onları avlamak keyifli olur.”
“Burak da bu işi yetkililer halletsin.” dedi ağabeyi sert bi şekilde.
“Sen de bana burda yapcak hiç bir iş bırakmıyorsun.”