Çok az şey, beni yeni doğmuş bebekler kadar büyüleyebilir. Onlardan birini her gördüğümde dikkatle bakmaktan ve, “Sen kimsin? Nereden geliyorsun? Henüz görmeyen o gözlerin hangi esrarı gizliyor?” diye sormaktan kendimi alıkoyamam.
Çünkü yaşamak demek,kuşanmak zorunda kaldığımız zırhı söküp atarak yeniden,yeniden başlamak;zehri panzehire,nefreti aşka,acıları tükenmez bir sevince dönüştürmek demektir.
Sonra buzdağımın derinliklerinden çığlığı andırır bir düşünce yükseldi. Ben boşluk değilim! Ben yaşamak istiyorum! Denize dalmak, yüzmek istiyorum! Ben dondurmaların hepsini ama hepsini yemek istiyorum!
“İnsan hayatta kaç kez ölebilir? Bir kere mi, defalarca mı?” Ve bu soru, en can alıcı soruya bağlıydı. Bu dünyaya gelmeden önce neredeydim? Neredeydim, kimdim, nasıldım?