"Peygamberlerin sadece tebliğle görevli oldukları, hiçbir toplumu baskı ya da şiddet yoluyla hidâyete davet etmedikleri bir hakikattir. Bunun yanında peygamberlerin, tebliğ ettikleri prensiplerin kısa süre içerisinde sonuç vermesi de her zaman mümkün değildir. Kaldı ki başarılı olmak ve buna paralel olarak güç kazanmak kuşkusuz Allah'ın lütfuyla gerçekleşmektedir. Ancak bu, peygamberlerin tebliğlerini gerçekleştirdikten sonra bir köşeye çekildikleri/çekilecekleri, hiçbir eyleme girişmeksizin Allah'ın lütfuna sarılacakları anlamına da gelmemelidir. Kaldı ki Resûlullah (as) da Yesrib'e Hicret ettikten sonra Mekke'de gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir takım sosyal ve kurumsal faaliyetleri hayata geçirmiş, Müslüman toplumu tek bir çatı altında organize ederek kısa süre içerisinde oldukça ciddi bir güç hâline gelmiştir. Oysa Mekke'de böyle bir durum gerçekleşse bile oldukça uzun bir zamana ihtiyaç vardı. Bu bağlamda Allah'ın lütfunun da, Resûlullah'ın (as) ve Müslümanların göstermiş oldukları samimi çalışmaları neticesinde söz konusu olduğunu açık bir şekilde ifade etmek istiyoruz. "