Kendilerine sürüler, çocuklar, bahçeler, pınarlar verenin kim olduğu akıllarına bile gelmiyordu.
Bize öğüt veriyor olsan da, olmasan da, fark etmez diyorlardı.
Ünlerinin sonsuza dek yaşayacağı vehmiyle, muhkem malikaneler yapmak, her tepede anıtlar, tapınaklar yükseltmek üzere elçiye sırtlarını dönüp gidiyorlardı.