Hilal ve Haç Kavgası

Halil Hâlid

Hilal ve Haç Kavgası Gönderileri

Hilal ve Haç Kavgası kitaplarını, Hilal ve Haç Kavgası sözleri ve alıntılarını, Hilal ve Haç Kavgası yazarlarını, Hilal ve Haç Kavgası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rusya istilacı Hristiyan devletlerinin en ileri gidenlerinden e de bu devletin dahi Doğu'ya medeniyet bahşetmek iddiasına ise aklıselim sahipleri elbette şaşıp kalırlar. Av- rupalıların medeniyet ve gelişmelerinden yararlanmaya ken- disi de muhtaç olan bir ülkenin, bu medeniyet ve gelişmeyi Doğu milletlerine götürme davasında olması, son zamanlarda Avrupa medeniyeti adına yapılan sahtekârlıkların en gariple- rindendir.
Cezayir Hatıra- larından adlı kitabımızda da belirttiğimiz gibi Fransızlar kılıç ve barutla işe giriştiler. İslam köy ve kasabalarını birbiri ar- dına tahrip ve yağmaya koyuldular, binlerce canlar yaktılar, nice ocakları söndürdüler ve vahşi diye dünyaya ilan ettik- leri Müslümanlardan kat kat fazla vahşilikler gösterdiler. Bu istiladaki vahşet olaylarının mahiyetini dünya yalnız Fran- sızlardan öğrendiği için, asıl mağdurların sesi dünyanın ku lağına ulaşamamıştı.
Reklam
Fransızları olsun bu haksız muamelelerin yapılmasından uzak tutmak, şeref verici bir ayırım olurdu. Yazıktır ki, istila ettik- leri yerler halkının hukuk ve hissiyatına Fransızlar da başka dev- letler kadar riayetsizlik göstermişlerdir." diyor (William Howitt, Colonization and Christianity, s. 312)
Hatta birçok Avrupalı kısmet kovalayıcılarının da bundan fayda sağladıkları sabit iken ne- dense Müslümanların yaptığı fenalıklar bu Batılıların gözüne daima çokça batar.
Hatta köleliğin kaldırılmasının en gayretli bir taraftarı olan Clarkson yukarıda sözü geçen kita- binin 100. sayfasında diyor ki: "Barbados sömürgesinde bir resmi beyanname yayınlamıştı ki, bunda Quakerlerin kölelerini ibadet ma- lallerine getirmemeleri emrolundu. Bu tedbir, güya kölelere efendi- lerinin bağ olduğu dinin hükümleri öğretilirse sömürgenin asayişi kalabilir endişesine dayanmaktaydı. Ömürlerinde sefaletten başka bir şey öğrenmeyen zavallı köleler işte böylece Hristiyan inanci tesellisi gibi yegâne bir manevi çareden de mahrum edildiler." Fran- Siz yazarı Wallon da önceki bölümde zikrettiğimiz Histoire de Esclavage dans l'Antiquité (Eski Çağlardaki Köleliğin Tarihi) isimli eserinin önsözünde bu yolda bir fikirde bulunuyor ve "Şurasın da unutmayalım ki, bu köleler bizim dinimize döndürülmekle teselli baldular." yazıyor. İşte bu beyanattan da anlaşalıyor ki, esasen çirkin olan bir şeye şartların değişmesi, zamanın icabı gibi se- beplerden dolayı bir tevil bulmak gerekirse onu bulmada Bati dehası pek çok güçlüğe rastlamaz. Öyle ya, zavallı siyahileri evlerinden, yurtlarından, ailelerinden ayırsınlar, vatanların- dan sürüp çıkarsınlar, hayvan gibi gemi güvertelerinde, eşya gibi gemi ambarlarında istif ederek, fırtınalı denizlerden ge- çirsinler, alışmadıkları iklimlerde ölünceye kadar çalıştırsını- lar. Sonra da Allah'ın bu felaketzede mahluklarına verilecek. manevi mükâfat, Hristiyanlığın tesellisi imiş.
Zira moda şeklinde ortaya çıkan fikirleri kabul- lenme hevesi âdeta bulaşıcı bir sevda hastalığı gibidir. Dünya- nın en medeni sayılan ülkelerindeki pek çok kimsenin bu hastalığa tutuldukları her an göre geldiğimiz örnekleriyle sabittir.
Reklam
85 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.