Doğadan gelen bir üstünlükleri olmamasına rağmen kendilerini diğerlerinden üstün sanan ve onlara hükmetmek isteyen insanlar hep vardı. Bu da sürekli bir savaş anlamına gelir; birilerinin sahip oldukları şeyleri korumak için başkalarına karşı savaşı, yani bitmez bir savaş. Anlaşmazlıklarda söz konusu olan yalnızca insanlar ya da mal varlıkları değildir. Bir fikrin savunucularıyla o fikrin yarattığı etki arasında da aynı şekilde bir uyuşmazlık vardır. Herkes kendi görüşünü diğerine dayatmak ister, ötekini kendinden farklı görüp aşağılar. İnsanların birbirlerini karşılıklı olarak ortadan kaldırmaya yönelik eğilimi de işte buradan çıkar.
Ahlak bizi daha yüksek bir ideale bağlarken medeni yasaların güttüğü dolaysız amaç dünyevidir. Toplumsal düzen ve ahlaki düzen birbirlerinden çok farklı şeyler olmasalar da toplumsal düzen ahlaki olanla çelişmemelidir…
Nasıl her madde kendisine en yakın ve en etkili kütlenin etki alanına giriyorsa, çocuk da doğar doğmaz kendisine en yakın baskın otoritenin altına girer.