"Görünmeyenin görünene üstünlüğü hakkında bu kadar derin düşüncelere dalma," diye yazdı Helen'a. "Bu doğru, ama Ortaçağ'a özgü. Bizim işimiz onları karşı karşıya getirmek değil, uzlaştırmaktır."
Gerçek şu ki dışarıda, senin ve benim asla dokunmadığımız muazzam bir hayat var; telgrafların ve kızgınlıkların da işin içine karıştığı bir hayat. Bizim esas kabul ettiğimiz insandan insana ilişkiler orada esas olmaktan çıkar. Aşk orada, evlilik sözleşmeleri; ölüm, veraset vergisi anlamına gelir. Buraya kadar tamam. Ama problem tam da bu noktadan kaynaklanıyor. Bu dış hayat, görünüşte korkunç da olsa, çoğu kez gerçek hayat gibi görünüyor; direnen, karakteri gerçekten oluşturan o.
Çoğu kadın buna güler geçerdi, ama Margaret bunda belli belirsiz bir iğrençlik gördüğü için cidden umursamıştı. Başkalarına güvenmek sadece zenginlerin göze alabileceği bir lükstür, yoksulların buna gücü yetmez.