Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sair Batı Tatarlarının Tarih-i Umumisi (3 Cilt Takım)

Joseph de Guignes

Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sair Batı Tatarlarının Tarih-i Umumisi (3 Cilt Takım) Sözleri ve Alıntıları

Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sair Batı Tatarlarının Tarih-i Umumisi (3 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sair Batı Tatarlarının Tarih-i Umumisi (3 Cilt Takım) kitap alıntılarını, Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sair Batı Tatarlarının Tarih-i Umumisi (3 Cilt Takım) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uygurlar o zaman sayıca çok bir millet idiler. Husûsî bir hanları vardı. Ünvanı "İdikut”* (Idikout), ismi de Banercik (Banerzik) idi. Bu hükümdar vaktiyle Kara Hi-tanların yahut Batı Leao'ların imparatoru olan Gur Han'ın himâyesi altına girmişti. Gur Han, Şoakum namında bir kumandanını Uygur memleketinin hali ve kuvvetleri hakkında bilgi elde etmek ve orada bir tesir meydana getirmek için göndermişti. Uygurlar zuhûrata engel olarak üzerlerindeki boyunduruktan kurtulmak istediler. Hükümdarları İdikut, Gur Han'ın kumandanını öldürttü. Cengiz Han'ın kendisine katılmış olanları hayırhâh davranışlarla kabul ettiğini haber aldığından, tebaasıyla birlikte onun tâbiiyyeti altına girmek teklifinde bulunmak ve Gur Han'ın teşebbüslerine karşı himâyesini rica eylemek üzere ona sefirler gönderdi. Cengiz Han İdikut'un ümidi dâiresinde cevap verdi. Bunun üzerine İdikut zengin hediyelerle bizzat Moğol Hanı'nın nezdine gitti ve evlatları arasına kabul için istirhamlarda bulundu. Cengiz Han kızlarından birini kendisine verdi. Sonra İdikut ona dâima gâyet sâdık kalmış ve en iyi kumandanlarından biri olmuştur.
Sayfa 432 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - II. CİLT |* Çinliler buna "i-tu-hu" derler ve isminin "Parçu-korte-tegin" olduğunu söylerler. "İdikut", "Ruh tarafından gönderilmiş" demektir.
Müthiş bir yorum!
Attila fazilete hürmet göstermesini bilirdi. Ancak düşmanlarına karşı barbar idi. Düşmanlarına karşı mağrur ve kibirli davranır, fakat tebaası arasında gâyet halim ve alçak gönüllü hareket ederdi. Azamet ve debdebeden nefret eder, serveti kadınlarına ve kumandanlarına verirdi. Tebaasını gâyet severdi. Onların şikâyetlerini dinler, adâletli davranır, mallarına ve mülklerine tecavüz olunmasına, fakîrlere zulüm edilmesine izin vermezdi. Affi da çoktu. Hükmü altındaki kavimleri ağır vergilerle ezmezdi. Yabancılara korku ve dehşet telkîn etmekten hoşlanırdı. Buna da muvaffak olmuştur. Büyük bir aşk ile sevdiği savaşta Attila gâyet cesurca hareket eder, fakat çılgınca ataklara kalkmazdı. Büyük projeler yapar ve bunları uygulamaya muvaffak olurdu. Kendisinden pek çok korkan, hakkında âdilâne bir hüküm vermeyen yabancılar nazarında Attila bir canavar telakkî olunmuştur. Roma'da yahut İstanbul'da bir İmparator olsaydı bir kahraman diye telakkî edilirdi. Fakat çadırlar altında yaşadığı için düşmanları kendisini bir barbar gibi tasvir etmişlerdir. Dış görünüşüne gelince, Attila bir Kalmuk'a benzerdi. Güneşten yanmış bir rengi, büyük bir başı, yassı bir burnu vardı. Gözleri küçük, sakalı seyrekti. Geniş göğüslü, kısa boylu idi.
Sayfa 378 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Reklam
Hunlar her sene birinci, beşinci ve sekizinci kamerî ayın beşinci günlerinde Gök Tanrı'larına kurbanlar keserlerdi.
Sayfa 222 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Görülecektir ki doğuda meydana gelen inkilâpların netîcesi pek uzaklarda bile hissedilmiştir. Bu olay ve oluşumlar hakkında Çinlilerin daha çok vesîkalar saklamamış olmalarına pek teessüf etmekteyiz. Çinliler yalnız kendilerine taalluk eden olayları muhâfaza etmekle yetinmişlerdir.
Sayfa 150 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Teoman, Hunların hükümdarlarından ismi bize ilk intikal etmiş imparatordur. Bunun Tataristan'a çekilmiş olan Hia imparatorluk ailesi azasından Şun-goeis namında bir Çin prensinin neslinden geldiği iddia olunuyor. Teoman'a kadar ahlâfi [halefleri] hakkında hiçbir ma'lumât yoktur. Müverrihlerin beyânatına [bildirdiklerine] nazaran Teoman ondan bin [yıl] sonra gelmiştir. Binâenaleyh Hunlar’ın İmparatorluğunun teessüsü [kuruluşu] milâd-ı İsâ'dan bin iki yüz sene evvellerine doğru vuku'a gelmek iktizâ eder[gerçekleşmiş olması gerekir].
Sayfa 131 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Muhârebelerden birinde telef olan zâbitlerden birinin gebe bir zevcesi kalmıştı. Kadın yolda giderken nerede doğuracağını bilemediğinden bir ağacın kovuğuna sığındı. Eski Türkçede "kıpçak" kelimesi "içi boş bir ağaç" manâsını ifade eder. Vak'adan haberdar olan Oğuz Han çocuğa "Kıpçak" lakabını verdi. Bu isim sonra onun bütün torunlarına intikal etti. Kendilerine hâlâ Kupçak yahut Kapçak derler.
Sayfa 120 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Reklam
Hunların bu yeni krallığı iki yüz bin asker çıkarabilirdi. Hiç şüphe yok ki burası Başkır'ların memleketi ve Büyük Macaristan'dır. Hunlar Avrupa'ya gelmek üzere buradan hareket etmişlerdir
Sayfa 93 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
İmparator Frederik (Fréderic) bütün Avrupa hükümdarlarına yazdığı bir mektupta Moğolların yaptıkları tahribâtı tasvîr ederek yardım istedi. Almanya istilaya maruz idi. Barbarlar bir kere buraya girecek olurlarsa Avrupa'nın geriye kalan bütün kısımlarının da onların eline düşmesinden korkuyordu. Sen Lui (St. Louis)'nin vâlidesi Laren Blanş (La Reine Blanche) bundan pek korktu ve Sen Lui'nin Krallığının ve Hıristiyanlığın tam bir çöküşünden korkulabileceğini söyledi. Sen Lui büyük bir cesâret ve dindârâne bir tevekkül ile Cenâb-ı Hakka ve kılıcına tam bir itimadı bulunduğu yolunda cevap vererek bu barbarlara karşı yürümek ve onları koğmak kararını aldı. Bu büyük fırtına kendiliğinden savuştu. Bu, Çin civarlarından gelmiş kavimlerin Avrupa'da estirmiş oldukları firtınanın üçüncüsü idi. İlk önce Hunların ve Atilla'nın akını; sonra Avarların ve nihayet Moğolların akını. Daha başkaları da var ise de bu kadar mühim değildir.
Sayfa 503 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - II. CİLT
Beybars ile Sultan Kahire'de bulunan bütün kiliselerin kapanmasını emrettiler. Kiliselerin kapıları demir kenetlerle kapandı. Hıristiyanlar alamet-i fârika olan külahı giymeye mecbur oldular. Hayvana binmedikleri zaman yalnız bir ayaklarına çizme giyiyorlardı. Bu usûl sebebiyle bir çok Hıristiyan İslamiyeti kabul etti. Afrika'da Denkala ülkesinden Fırat nehrine varıncaya kadar her tarafta bu usûl ilan edildi. İskenderiye sâkinleri şehirlerinde bulunan iki kiliseyi hemen tahrip ettiler.
Sayfa 357 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - III. CİLT
So-lu da imparatordan türlü türlü ünvanlara ve bilhassa "Cong-şun Han” ünvanına nâil olmuş olmakla beraber Çinlilere ciddi bir şekilde bağlanmış değildi. İmparatora bir çok sefâretler göndererek onu sıkıştırıyordu. Asena-hoai-tao'nun kızına "Uygur Prensesi" ünvanını vererek zevce olmak üzere kendisine göndermeği İmparator'a kabul ettirdi. Hatun yahut kraliçe olan bu prenses Çinlilere karşı gâyet büyüklenerek hareket etmeğe başladı. Tebaası Tu-ki-şi’ler Gan-si'de beygir satmakla meşgul iken Çinlilerin kendisinin emirlerini yerine getirmelerini istemekle kalmadı.
Sayfa 539 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Reklam
Rumlar’ın, Suriyelilerin, Ermenilerin serbestçe geçmelerine müsâade gösterilmesi netîcesi olarak bir çok Türkler Hıristiyan sıfatında karargâha girerek orada geçen ahvâlden haberdar oluyorlar, Yağısıyan'a anlatıyorlardı. Bu karışıklıklara nihâyet vermek için Boemond esîr bulunan bir miktar Türk'ü öldürttü. Sonra kebap yaptırdı. Her tarafta bunları sofrasında yiyeceğine dair söylentiler yaydı. Türkler korktular. Hıristiyanların insan yediklerine inanarak ordugâha gelmek husûsunda cür'et gösteremediler. Din itibarıyla Türklere ve Bağdad Halîfesine düşman olan ve Suriye'de yayılan Türklerin kuvvet kazanmalarından korkan Mısır Halîfesi Musta'lî Frankların Türkleri zayıflatmalarından pek memnun oluyordu. Bundan dolayı kendilerini Antakya muhâsarasında devama teşvîk etmek hatta yardım teklifinde bulunmak üzere sefîrler yolladı. Fırtınanın asıl büyüğü daha sonra kendi memleketleri üzerinde kopacağını o zaman aklı kesmiyordu.
Sayfa 224 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - II. CİLT
Tataristan'ın şehirleri sıra ile dizilmiş olan bu çadırlardan oluşur. Beygirler ve sürüler bu kavmin gıdasını ve libâsını te'mîn eylerler. Başlıca içkileri kısrak sütünden yapılmıştır. Bunu muhtelif suretlerle ihzâr ederler. Kuvvetli ve sarhoş edici içkiler yaparlar. Eski Hunlar besledikleri hayvanların etiyle yaşarlar, derilerini alarak esvap ve bayrak yaparlardı. Hisselerine düşen araziyi ekip biçerlerdi. Yazı yazmak konusunda hiç bilgileri yoktu. Fakat sözlerinde doğrulukları o kadar ma'rûf idi ki yaptıkları muâhedelerde, bu kavimler bize ne kadar barbar görünürse görünsün, verdikleri söz kâfî gelirdi. Birisini öldüren ve mühim bir hırsızlık suçu işleyen adam idâm olunurdu. Çocuklarının terbiyelerine i'tinâ ederlerdi. Onları milletin genel mefaatine uyumlu surette büyütürlerdi; yani açlığa ve savaşçılığa alıştırırlardı. Beygir yerine koyunlara binen çocuklar küçük oklarla kuş ve sıçan ururlardı. Daha büyüyünce tavşan ve tilki avına giderlerdi. Bu, kendilerine gıda hizmetini görürdü. Daha kuvvetli ve ağır silahları kullanacak yaşa geldikleri zaman harbe iştirak ederlerdi.
Sayfa 125 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
İmparator İkinci Justen Türklerle barışın korunmasına özen gösterdi. Çünkü Türkler İranlıları pek rahatsız ediyorlardı. Türklerin Medi (Medie) yahut Azerbaycan taraflarından İran vilayetlerine yaptıkları akınları men etmek içindir ki Nûşirevan Şirvan'daki meşhur Derbend şehrini yaptırdı yahut tamir ettirdi ve kırk ferseng (Parasagne) uzunluğunda büyük bir sur yaptırdı.
Sayfa 448 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Bu zevcelerin en birincisi ve en asili Çuen-kiu idi. Oğlu Tsie-mo-çe'ye halk adeta perestiş ediyordu[taparcasına seviyordu]. Tanju vefat etmeden evvel onu tahta çıkarmak istedi. Fakat genç şehzádenin milletin menfaatlerini daha ziyâde düşünen validesi Hunlar İmparatorluğu'nun on seneden beri dâhilî savaşlar yüzünden perişan olduğunu, ahâlinin o savaşlarda uğradıkları musibetlerden hala kurtulamadıklarını, Tsie-mo-çe'nin gençliği yüzünden Hunların yeni bir takım felaketlere uğrayacaklarını, bunun için henüz teessüs etmeye başlamış olan barışı sürdürmeğe devam ettirmeğe muktedir bir Tanju seçilmesine ihtiyaç bulunduğunu, bunun da hemşiresinin oğlu Tiao-tao-mo-kao'dan başka kimse olamayacağını söylemişti. Tarihte böyle fedakârlık misalleri pek azdır. Hunların tarihinde işte böyle bir misâle ikinci defa olarak rast geliyoruz. Tiao-tao-mo-kao'nun vâlidesi ise İmparatorluk tâcını oğluna vermek bir haksızlık olacağını, Tsie-mo-çe'nin pek genç ise de millet büyüklerinin hükûmet işleriyle meşgul olacaklarını, kendi çocuğunu intihâb etmek az asîl olanın çok asîl olana tercîhi manâsını içereceğini, bunun da yeni karışıklıklara meydan açacağını Tanju'ya söyledi. Fakat sözlerini dinletemedi.
Sayfa 195 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Halifeler İmparatorluğu dâhilinde hüküm sürmek iddiasına cür'et etmiş olan ilk Türk, Ahmed bin Tolun (Thouloun)'dur. Aslan Bagargar [Tokuzguz] yahut Şa-to Türkleri neslindendi.(…)Pederi Tolun Halife Me'mun'un kölesiydi. 220 Hicrî târihinde ve 835 milâdî târihinde Bağdat’da doğmuş olan Ahmed bir çok meziyetlere sâhipti. Türklerin güvenini kazanmıştı. Zihninde büyük tasavvurlar beslemeye başladı. Milleti de kendisine dâima destek oldu. Babasının elde etmiş olduğu bütün mansıpları Halîfe Mütevekkil ona verdi. Daha sonra Şam vâliliğine tayin edildi. Kur'ân hükümlerine riâyeti", iyiliği, adâleti, ilim ve fenlere muhabbeti sâyesinde bütün müslümanlar arasında ve cesâreti hasebiyle Türkler arasında ün kazandı.
Sayfa 14 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - II. CİLT
218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.