Hz. Ali'yi yazmanın zorluklarından birisi de, onu ifrat ve tefridin çarpıttığı gerçek-dışı kimliğinden sıyırıp, tarihi gerçeklerin ışığında tabii portresiyle takdim etmenin güçlüğüdür. Bir yanda, Peygamber'in Ehl-i Beyt'i ve Hz. Ali'nin bir avuç yaranı dışında kalanların Müslümanlığından bile kuşku duyan ve Müslümanlığı gerçek anlamda sadece Peygamber ailesine münhasır hale getirme eğilimindeki bir yaklaşım, diğer yanda hayatında Peygamber'imizi bir kere olsun gören herkesi ashab kabul ederek ona imtiyazlı bir statü verip dokunulmazlık zırhı içinde koruma altına alarak, bir yandan "On dört Masum" inancına karşı çıkarken, öte yandan binlerce masum var eden bir yaklaşım... Aslında bu aşırılıklar tek bir kaynaktan besleniyor, Hz. Ali'den. Ali'ye rağmen Ali'den. Pekiyi bu aşırılıkların ortası ne olabilir? Elinizde tuttuğunuz bu eseri, muhtaç olduğumuz o orta çizgiyi yakalama çabası olarak da okuyabilirsiniz.