Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hz. Peygamber ve Yoksullar

Şaban Öz

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bilindiği üzere Mekke, ekonomik yönden dışa bağımlıydı. Buna rağmen Kureyş'in kurduğu ve yönettiği ticari sistem neticesinde Mekke bölgenin en zengin şehri olmuş; Kureyşliler de adeta coğrafyanın tek hakimi konumuna gelmişlerdi. Ticari zenginliğe bağlı olarak riba ve tefecilik yayınlaşmış; mevcut ekonomi ve kabile düzeninde zenginler daha da zenginleşirken, toplumun alt kesimini oluşturan yoksullar, kimsesizler, zayıflar, köleler daha da kötü bir duruma düşmüşlerdir. Ancak Kureyş, kendi fakirlerini en azından doyuruyordu. Nitekim İslam öncesi dönemde misafirperverlik, akrabayı gözetmek, yoksul ve çaresizi korumak övülen davranışlar arasındadır. Toplumda böyle bir kabulün olması da bu tür tutumların sadece teoride kalmadığı, günlük yaşamda da karşılık bulduğunu göstermektedir. Tabii yine de bütün toplumun, "fakire yardım etme" ekseninde bir araya geldiği şeklinde bir genelleme içerisine giremeyiz. İleri gelenlerden olup kibir ve kötü ahlak ile tanınmış olan bazı isimler, toplumun zayıf kesimine karşı son derece acımazsızca hareket etmeye devam etmişlerdir. Kur'an, "yoksulu doyurmaya teşvik etmemeyi" (107/ Maun, 3)o toplumdaki birilerinin vasıfları arasında saymaktadır ki, bu bile başlı başına mevcut duruma dair önemli bir göstergedir. Bu yüzdendir ki, daha Mekke döneminde Kur'an yardımlaşmayı, fakirleri gözetmeyi İslam ile şirk arasındaki farklardan biri olarak teyit etmiştir. Neticede Mekke'nin ekonomik sisteminde zenginler tarafından dönem dönem karınları doyurulan yoksullar bulunmaktadır ve Kur'an ilk andan itibaren bu kişilere karşı olumsuz tavır içerisinde olanları ciddi anlamda eleştirmiştir.
Adaleti yerine getirirken çıkarlarınıza uymayın...
Reklam
Dikkat edilecek olursa ekonomisi bozuk veya sürekli ekonomik krizlerle boğuşan ülkelerde adalet sisteminin sorunlu olduğu, adaletsizliğin genel uygulama haline geldiği görülecektir.
Mülkün temeli olması gereken adalet, bir anda yıkımın, yoksulluğun öncelikli gerekçesi haline gelmektedir.
Medine'de dönem dönem sıkıntıların yaşandığı muhakkaktır. Hz. Peygamber (sav) bir taraftan şehirdeki yoksullukla mücadele ederken diğer taraftan da bireysel anlamda yoksul insanların yardımlarına koşulmasını, onların korunup kollanmasını tavsiye ediyordu. Zekat, fitre, sadaka gibi mali yükümlülüklerin bu dönemde farz kılındığı veya tavsiye edildiğini düşündüğümüzde İslam'ın yoksullukla kalıcı bir mücadeleyi esas aldığını söyleyebiliriz.
Bugün birçok siyasi, dini ve hatta iktisadî parti, grup ve şirketin millî ve dini değerleri sömürmekten vazgeçmedikleri, samimi anlamda inanan ama bilgi zemini eksik olan insanları sonuna kadar istismar ettikleri, sömürdükleri görülmektedir.
Reklam
Buradaki diğer husus ise üretiminde Zındıkların olduğunu düşündüğümüz, yoksullarla ve yoksullukla alay edilmesini içeren güya Hz. Peygamber'in söylediği iddia edilen bazı ifadelerin çirkinliğidir. İslam'ın ve Hz. Peygamber'in beri olduğunu belirtmemiz gereken bu rivayetlerden birinde ; "Tavuk, ümmetimin fakirlerinin koyunu ; Cuma isr haclarıdır" denilmektedir ki, teville dahi izah edilemez.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.