İbn Battuta Seyahatnamesi

İbn Battuta

İbn Battuta Seyahatnamesi Posts

You can find İbn Battuta Seyahatnamesi books, İbn Battuta Seyahatnamesi quotes and quotes, İbn Battuta Seyahatnamesi authors, İbn Battuta Seyahatnamesi reviews and reviews on 1000Kitap.
İskenderiye'nin Kapıları ve Limanı
İskenderiye şehrinin 4 kapısı vardır. Bâbü's-Sidre, Bâb-ı Reşîd, Bâbu'l Bahr ve Bâbu'l-Ahdar. Batıya Bâbü's-Sidre'den çıkılır. Bâbu'l-Ahdar yalnız cuma günleri açılır ve halk oradan kabirleri ziyarete gider. İskenderiye'nin bü yük bir limanı vardır. Hindistan'daki Golem [Quilon] ve Kalikut limanları ile Türk-ilindeki [Kırım] Sûdak ve Çin'deki Zeytûn [Thse-thoung, bugünkü Thsi ouen-tcheou-fou] limanları istisna edilecek olursa, yeryüzünde İskenderiye limanına benzer bir liman görmedim.
Sayfa 33 - bilgeKitabı yarım bıraktı
"İnsanlari aşağılamak için ilim öğrenmek; işte, şifası bulunmayan en kötü hastalık budur." Bişr-i Hâfî
Reklam
"Rum diyarı diye bilinen bu ülke, dünyanın belki en güzel memleketi! Allah Teâlâ güzellikleri öbür ülkelere ayrı ayrı dağıtırken burada hepsini bir araya toplamış! Dünyanın en güzel insanları, en temiz kıyafetli halkı burada yaşar ve en leziz yemekler de burada pişer. Allah Teâlâ’nın yarattığı kullar içinde en şefkatli olanlar buranın halkıdır. Bu yüzden şöyle denilir: "Bolluk ve bereket Şam diyarında, sevgi ve merhamet ise Rum’da!" Bu kelimeyle buranın halkı kastolunuyor."
Dımaşk'ta Veba Salgını
H. 749 senesi Rebîulâhir ayının sonlarında (Temmuz, 1348) Dımaşk’ta idim. Şiddetli bir veba hastalığı çıkıp yayılmıştı ve pek çok insanın ölümüne sebep oluyordu. Sultanın nâibi olan Melik-i Ümera Argun Şah, Dımaşklıların üç gün oruç tutmasını ve hiç kimsenin, çarşıda yapılan yemeklerden yememesini, bir tellal vasıtasıyla ilan etti. Zira Dımaşk’ta halkın çoğu, çarşıda yapılan yemekleri yerdi. Bunun üzerine halk, peş peşe üç gün oruç tuttu. Son günü perşembeye denk gelmişti. Sonra bütün idareciler, eşrâf, kâdılar ve her sınıftan insan, şehrin en büyük camiinde bir araya toplandılar. Hattâ cami tamamen doldu. O geceyi (ki Cuma gecesi idi) orada namaz, zikir ve dua ile geçirdiler. Kadın-erkek, yaşlı-genç, çoluk-çocuk, bütün belde halkı onlarla birlikte idi. Bütün Müslümanlar, gözyaşları dökerek Cenâb-ı Hakk’a yalvarıyorlar, Kur’ân-ı Kerîm ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile tevessül ediyorlar, rahmet-i ilâhîye vesîle arıyorlardı. Sabah namazını cemaatle eda ettikten sonra idareciler yalınayak ve ellerinde mushaflar bulunduğu hâlde dışarı çıktılar.  “Mescidü’l-Akdâm” denilen mescide gittiler. Burası Mûsâ aleyhisselâm’ın ayak izinin olduğu ve kabrinin de bulunduğu rivâyet olunan mübarek bir mahaldir. Zevâl vakti yaklaşıncaya kadar orada da dua ve niyaz ile meşgul oldular. Sonra şehre dönerek Cuma namazını kıldılar. Cenâb-ı Hak, vebayı hafifletti. Kahire ve Mısır’da bir günde yirmi dört bin kişi ölürken, Dımaşk’ta vefat edenlerin sayısı iki bini bulmadı.
Buhara bostanı hariç doğuda ve batıda lezzette rakipsizdir Huvarezm bostanı! Huvarezm bostanının kabuğu yeşil, içi kırmızıdır. Gayet tatlı ve sertçedir. İşin garip yanı bu meyve kurutuluyor; tıpkı bizim orada ahududunun ve Malakka incirinin kurutulup kalıplara bölünmesi gibi! Bu karpuz Huvarezm'den toplanıp Hint'in ve Çin 'in en uzak köşelerine ihrac edilir. Kuruyemişlerin hiçbiri bu denli lezzetli değildir! Hint beldelerinden Dihll'de ikametim esnasında misafirlerin gelişini dört gözle bekler, onlardan kuru Huvarezm bostanı satın alırdım. Hint hükümdarı, huzuruna bu yemişten getirilse hemen bana gönderirdi; zira çok sevdiğimi bilirdi! Onun güzel adetlerinden biri de yabancı misafirleri ülkelerinin meyvesiyle sevindirmekti. Böyle sürprizleri çok severdi.
Hint ülkesinde Haydariler adı verilen dervişlerden bir bölük, yanımıza gelerek bir gece misafir kaldılar. Bu taifenin üyeleri boyunlarına demir bukağılar, kollarına demir halkalar geçirmişti. Reisleri simsiyah bir adamdı. Biraz sonra yapacakları raks esnasında yakmak için benden odun istedi. Bu yörenin valisi olan ve Hammar adıyla tanınan Aziz'e rica ettim, odun toplansın diye. Neredeyse on yük odun gönderdi Aziz. Dervişler yatsı namazından sonra ateş yaktılar. Odunlar kor haline gelince sema etmeye başladılar; kızıl alevin içine dalıp dans ettiler, yuvarlandılar. Üstadları benden bir gömlek istedi. Kendisine uzattığım gayet ince gömleği giydi. Közlerin içinde yuvarlandı ve gömleğin yeniyle korlara vurdu, vurdu, vurdu. Sonunda ateşi söndürdü. Biraz sonra gömleği bana getirdi. Hiçbir noktasında yanık izi yoktu! Hayretler içinde kaldım.
Reklam
485 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.