İbn Battuta'nın yıllar süren seyahatlerinin kendi dilinden okuyucuyla buluştuğu muhteşem bir eser. Seyahatnamenin en güzel yanı, tarihsel olayların, günün koşullarının, sosyal yaşamın, bizzat olaylara şahit olan birinci ağızdan aktarılması. Bu da dönemin tarihini gayet anlaşılabilir ve keyifle öğrenmenize sebep oluyor. İbn Battuda'nın seyahatleri sırasında çektiği sıkıntılar, dönemin idarecileri ve krallarıyla yaşadığı dialoglar, piramitlerden Çin diyarına esrarengiz bilgilerle kuşatılmış bir dünyayı gösteriyor bize. Eserde bol miktarda tasavvufi ve mistik öğelere de rastlıyoruz. İbn Battuda gibi büyük bir bilginin düşünce ve duygu dünyasını, yaşadıklarını öğrenmek ise paha biçilemez. Tarihle ilgisi olsun olmasın herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
Ortaçağın,belki de en büyük seyyahı İbn Battuta'nın gezilerini okumak çok keyifliydi.İçerisinde çok ilginç bilgilerde barındıran bu kitap örneğin İbn Teymiyye verdiği bir hutbenin anlatıldığı bölüm.Kesinlikle okunmalı.
Sitede eserin tek kitaplık hali mevcut, benim okuduğum 2 ciltlik versiyon, site yönetimi kitabı iki cilt halinde tanımlamamış.
Bu inceleme eserin 1.cildi ile alâkalıdır, öncelikle onu belirtiyim.
Kitaba gelecek olursak, 14.asır seyyahlarından olan Tanca'lı Ebu Abdullah Muhammed Ibn Battûta, eserinde Fas, Cezayir, Mekke, Medine, Mısır, Iran, Irak
İbn Batuta ile 14. yüzyılda harika bir dünya turuna çıktım. Gezdiği her yerin coğrafi şartları, siyasi durumu, adetleri, gelenek görenekleri; orada yaşayan âlimlerle ilgili kısa menkıbeler anlatıyor İbn Batuta bize . 700 sayfalık bir kitaptan sadece bir ders çıkardım kendime: O dönemin insanları bizi, dünyayı şu an görse bize müslüman demezdi. Acı bir ders oldu. Tavsiyemdir .
Kitabın ilk 250 sayfası 1 haftamı aldı. Her ne kadar bir tür zaman kaydı olsa da bu tür seyahatnameler, bugün için son derece gereksiz ve hiç merak duymayacağınız detaylarla dolu. İçine girdiği şehrin hükümdarı yetmezmiş gibi kadısıdır, yöneticisidir, her türlü kamu görevlisinin o göreve nasıl geldiği, ondan önce o koltukta kimlerin oturduğu, kimin kiminle ne sebeple ne kavgalar ne savaşlar ettiği, hangi camide hangi vakit namazını kıldığı gibi (şu an için) bizi çok da ilgilendirmeyecek detaylar. Ancak Anadolu gezisi safhasına geldikten sonra , bölge yaşam tarzı ve alışkanlıklarını ele almaya ve kitabı daha akıcı şekilde okunur hale getiriyor Battuta. (Koyu) bir müslümanın gözünden o zamanki dünyanın nasıl göründüğünü izliyorsunuz.
Ben son derece sıkılarak okumuş olsam da, bol bol vaktiniz olup da bu tür detaylara katlanabilecek durumdaysanız 14.yüzyıl dünyasını anlamak ve hissetmek adına faydalı olabilir.
