kitap öncelikle çok akıcı ve güzeldi.
sadece sonu biraz daha farklı olabilirdi bence.
insan ruhunu işleyiş biçimine bayıldım eserde. İnsanın sorumluluktan kaçma çabasını Ömer’in karakterinde alaycı bir dille anlatan Ali, ilk başta saygı duyduğumuz ve iyiliğinden şüphe etmediğimiz bir karakterin iradesizlik ve acizliğini gözler önüne serip bizi ondan soğutabiliyor. Zamanının sözde aydınlarının yozlaşmış taraflarını ve ikiyüzlü, çelişkili taburlarını da dediğiniz gibi Ömer’in çevresinden görmek mümkün. Kitaptaki diğer bir önemli karakter ise şüphesiz Bedri, hiçbir göz boyası tarafından aldatılmayan, Macide’nin geçmişinden çıkıp gelen bu iyi yürekli dost, hem Ömer’in çevresinin hem de çok sevdiği dostu Ömer’in bütün kusurlarını görerek diğer karakterlerden daha gerçekçi bir algı yapısına sahip. Karakterlerin etkileşimleri ve zaman içinde gelişen olayların etkisi ile değişen dinamikler ve karakter yapıları hem romanın karakterlerini, hem de okuru insan ruhunun acizliği hakkında düşünmeye itiyor.
bir kaç alıntı bırakalım;
”Hiçbir insan seven bir insan karşısında alakasız olamaz.”
”Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.”
”Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır.”
”Büsbütün başka bir hayat, daha az gülünç ve daha çok manalı bir hayat istiyorum. Belki bunu arayıp bulmak da mümkün… Fakat içimde öyle bir şeytan var ki… Bana her zaman istediğimden büsbütün başka bir şey yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş… Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız.”
iyi okumalarr....