İFA serisinin bu ikinci kitabında olumlu ve zengin ilişkiler, düşük stresli bir yaşam konuları ele alınmış.
İnsan olarak sosyal bir varlığız, ve doğar doğmaz hayatta kalabilmek adına dahi bir başkasına ihtiyaç duyarız. Bu yalnızca yemek içmek adına değildir. Sevilmek , bağlanmak da doğar doğmaz hayatta kalmamız adına temel ihtiyaçlarımızdır. Bu ihtiyaçlarımızın nasıl karşılandığı da elbet farklı etkiler bırakır. Sevgi dolu ortam ile şiddet dolu, huzursuz ortamlar bebeğin beyin gelişimi de olumsuz etkiler. Ve bunlar birer kalıp olarak zihnimize yerleşir. Bu otomatik tepkileri yaşam boyu taşırız. Taa ki bunun bilincine varana kadar Kısaca olumlu sosyal ilişkiler hayatımızın kalitesini ve sağlığımızı da olumlu etkiler. Bunun bilimsel kısımlarını güzel bir şekilde aktarıyor kitap. İkinci kısımda stres ve etkileri anlatılıyor. Evet tehlike anlarında olan stres bizi hayatta tutar ve olması gerekir. Lakin zihinsel süreçlerin fazla aktif olması, modern yaşamın yükü bizleri gerçek olmayan sürekli stres yükü ile baş başa bırakır. Bunu yaşamayan kişiler yoktur belki de artık. Peki bu üzüm sürekli stres bizi nasıl etkiler?
İlk olarak gereksiz yere üzüm süre çalışan her şey bir yerde hata verir. Uzun süren stres demek vücudun sürekli gereksiz yere alarmda kalarak yoğun çalışması demektir. Bu malumdur ki bir süre sonra belli bölgelerde hasarlar hassasiyetler demektir. İç oranlardan tutun sindirim sistemine kadar bir çok alan bundan etkilenir. Peki bunun bir çaresi yok mu?
Iste buna yönelik de doyurucu bir çok öneri sunuyor kitap. Eğer sizlerde fıtratınızı tanımak ve uygun yaşamak isteyenlerden iseniz bu seriyi öneririm.