“Câhiliyet döneminde insanlar nüfusları, güçleri ve servetleriyle üstün sayılırlardı. İslâm dini bu şeylerdeki üstünlüğü ilim şartına bağladı.” (Hadis)
"İslâm dini garip olarak doğdu; sonunda yine garipleşir. Gariplere ne mutlu! Onlar, insanların bozdukları şeyleri düzeltir ve terk ettikleri sünnetimi diriltirler." (Müslim, Tirmizî)
Felsefecilerin tabiat diye icat ettikleri ilme insanın hiçbir ihtiyacı yoktur. Zira zamanımızda avamın kalbini bid'atçıların saçmalıklarından korumak için farz-ı kifaye olan ilimlerden birisi de kelam ilmidir. Kelam ilminin farz-ı kifaye ilminden sayılması, aynen zalimlerin peydahlanması sebebiyle hac yolunda koruyucuların bulunmasının şart olmasına benziyor. Şayet hacca gidenlerin yolunu kesenler zuhur etmeseydi bu koruyuculara da ihtiyaç kalmazdı..
Binaenaleyh, koruyucu kendisini her ibadetten azad ederek, yalnız koruyucu sıfatı ile hacca giderse nasıl hacılardan sayılmaz ise; kelamcı da ahiret amellerini bırakıp kendisini sadece münazara ve müdafaacı olarak görürse; kalbini yoklayıp islâha kavuşturmadığı takdirde, hiçbir zaman din âlimlerinden sayılamaz.