İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn (8 Cilt Takım)

İmam Gazali

İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn (8 Cilt Takım) Posts

You can find İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn (8 Cilt Takım) books, İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn (8 Cilt Takım) quotes and quotes, İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn (8 Cilt Takım) authors, İhyâ-u Ulûmi'd-Dîn (8 Cilt Takım) reviews and reviews on 1000Kitap.
iki sıfat kalbde bir araya geldi mi zıddırlar. Kişi riyanın isteğine göre amel ederse, riyâ sıfatı kuvvet bulmuş demektir. Allah'a må- nen yaklaşmanın isteği istikametinde amel ederse, bu sefer, o sıfat kuvvet bulmuş demektir. Bunların birisi helâk edici, öbürüsü kurtarıcıdır.
Amellerin kalblerdeki tesirleri, sıfatlarının takviyesinden ötürüdür
Reklam
Kalbin hilesi, şeytanın desisesi, nefsin haba- seti bundan daha engin ve bundan daha çok incedir. Bu sırra binâen denildi: "Bir âlimin iki rekat namazı, bir câhilin bir senelik ibâdetinden daha üstündür!" Bu âlimden amellerin âfetlerinin inceliklerini basire-tiyle sezen âlim kas- tediliyor. Ta ki bu âlim, bu sayede kurtulabilsin. Zira cahi- lin nazarı ibâdetin zâhirinedir. Onunla aldanır. Tıpkı köy- lünün katışık altının kırmızılık ve yuvarlaklığına bakıp da aldanması gibi... Halbuki o altın hadd-i zâtında katışıktır. Tam ayarlı altının bir kırat'ı ki, basiret sahibi sarraf onu se- çer, ahmak câhilin seçtiği tam bir altından bu küçük parça daha hayırlıdır.
Niyet İhlas Ve Sıdk
haber vårid olmuştur. Şeytandan, ancak nazarı ince bulunan, Allah'ın koruma ve hidâyetiyle saâdete eren, kurtulur.
Çok doğru bir tesbit bence
Ruveymî³ buyurdu: "Amelde olan ihlás, o amelin sahibinin, işe karşılık olarak ne dünyada, ne âhirette hiç bir şey istememesidir!" Ruveymînin bu sözü işarettir ki, nefsin payları ister dün- yada olsun, ister âhirette olsun makbul değildir. Cennette şehvetlerle nefsin ni'metlenmesi için ibadet eden bir kimse hastadır. Belki hakikat, amel ile Allah'ın cemâlinden baş- ka-sının kastedilmesidir. Bu söz (aynı zamanda) sıddikla- rın ihlâsına işarettir. O ise, mutlak ihlåstır. Amma cennet ümîdi veya cehennem korkusuyla amel eden bir kimseye gelince: O, acelece verilen nasiblere iza- feten muhlistir. Aksi takdirde o, tenasül uzvuyla işkembe- sinin nasibini, talep etmektedir. Halbuki akıllılar nezdinde hakiki matlub, sadece Allah'ın cemâlidir. İnsan, ancak bir fayda için harekete geçer. Fayda ve hazdan hissesi almamak ilâhı bir sıfattır.
Sehle denildi: "Nefse hangi şey zor gelir?" Cevab: "Ihlás! Zira nefsin ihlasta nasibi yoktur!"
Reklam
Sehl buyurdu: "İhlas, kulun sükün ve hareketlerinin has- saten Allah için olmasıdır." Bu gayeyi derleyici ve kapsayıcı bir kelimenin manasını, İbrahim bin Edhem'in şu sözü de ifade etmektedir: "Ihlas, Allah'la beraber niyyeti doğrula-maktır."
İhlas'ın hakikati
bir denizdir. Orada bütün insanlar boğulur. Ancak şaz ve nadir bir kim- seye numûne-i imtisal olan bir ferd bu hükmün haricinde- dir. O da şu âyette istisna edilen kimsedir: "Ancak içlerin- den ihlás sahibi kulların müstesna!" (Saad: 83) Binâenaleyh kul, bu incelikleri şiddetli murakabe ve kont- rol etsin. Aksi takdirde bilmediği halde şeytanın arkadaş- larına katılır.
İhlas'ın hakikati
(Ey Resûlüm!) deki: Size yaptıktan iş bakımından en çok ziyana uğrayanları haber vereyim mi? Onlar o kimse-lerdir ki, dünya haya- tında yaptıkları çalışmalar boşa gitmiştir. Halbuki güzel bir iş yaptıklarını sanıyorlardı." (Kehf: 103)
İhlas'ın hakikati
Meselâ, uyuduğunda ibâdete uykudan sonra kuvvetli bir şekilde dalmak için nefsini istirahate çekiyorsa, onun uy- kusu İbâdet olur. O uykuda kendisi için muhlis-lerin de- recesi vardır.
Reklam
İhlâsın hakikati
İhlasın zıddı şirk, yani ortaklık, başka bir şeyin karış- ması ve katılmasıdır. Binâenaleyh muhlis olmayan bir kimse müşriktir. Ancak şirk birkaç derecedir. Tevhid hususundaki ihlása ulûhiyetteki ortak koşma zıd düşer. Şirkin bir kısmı gizli bir kısmı açıktır. İhlâs da böyledir. İhlâs ile onun zıddı olan şirk, kalbin üzerine inerler. Binâenaleyh onun merkezi kalbdir. Bu da ancak kasd ve niyetlerde olur.
Muhammed bin Said el-Maruzî buyurdu: "İşin tamamı iki esasa dönüşür: Ondan sana yapılan fiil, senden ona ya pılan fiildir. Binâenaleyh sen onun yaptığına razı olursun. Yaptığında da ihlaslı olursun. Bu takdirde sen, bu iki esasla said olur, dünya ve âhirette muzaffer olursun."
Cüneyd buyurdu: "Allahın bir takım kulları vardır, Akıl erdirmişlerdir. Akıl erdirdiklerinde amel etmişlerdir. Amel ettiklerinde ihlåsa bürünmüşlerdir. Binâenaleyh ihlås, on- ları, bütün iyilik kapılarına çağırmıştır."
Biri buyurdu: "Allah bir kuldan buğzetti mi, ona üç verir ve ondan üç şey'i meneder: Ona salihlerle arkaday lık etmeyi verir, fakat kendilerinden nasihat kabúl etmeyi meneder. Ona sâlih amelleri verir, fakat amellerde ihlási on dan meneder. Ona hikmeti verir, fakat hikmetteki doğru luğu meneder!..."
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.