İnsan Süfyan-i Sevri'nin şu sözlerine aldanmamalıdır:
"Biz ilmi Allah'tan başka amaçlar için öğrendik ama ilim Allah'tan başkası için olmaya yanaşmadı. Fıkıh âlimleri Allah rızası için değil, başka gayelerle ilim öğrenirler ama sonunda Allah'a dönerler."
Sen fıkıh âlimlerinin âhir ömürlerini gözden geçir, hepsinin dünya peşinde koşarken, dünyaya dört elle sarılmış bir halde öldüklerini, sadece azınlıkta sayılabilecek bir bölümün dünyadan yüz çevirdiklerini, zahitlik yolunu yeğlediklerini görürsün. Haber gözle görmek gibi değildir.
Süfyan'ın işaret ettiği ilim hadis ve tefsir ilimleriyle Peygamber ve sahabeleriyle hayatlarını tanıtan siyer ilimleridir. Çünkü bu ilim dalları korkutma ve çekindirme gibi unsurları içerir ve bu da Allah'tan korkma duygularını depreştirir. O anda olmasa bile gelecekte muhakkak böyle bir hissin meydana gelmesine sebebiyet verir.
Halbuki kelam ilmi ile sırf muâmele fetvaları ve insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye yönelik fıkıh ilmi ilgililerini dünyadan soğutmaz, tam tersine son nefeslerine kadar dünyaya ilgilerini artırır, isteklerini kabartır. Temenni edilir ki şu kitapta yazdıklarımızı birisi dünyevî amaçlarla okusa bile bu gaye ile okumasına ruhsat verilir. Çünkü bu kişinin okudukları sayesinde âhir ömründe dönüş yapması, âhirete yönelmesi umulur. Zira bu eser Allah ile korkutmak, âhirete özendirmek ve dünyadan çekindiren bilgilerle doludur. Bunlar ise hadis ve Kur'an'ın tefsirini konu alan eserlerde yer alır, yoksa kelam, hilafiyat ve mezhep kitaplarında yer almaz.