Belki de acının yoruma ihtiyacı yoktu. Hem kalbinde zaten kök salmış olanı başkasının söküp götürmesi korkusundan daha normal ne olabilir? Eğer gelecek, bir kadının arzularına bağlıysa bunun anlamı belirsizlik değil midir?
Bir kadının arzularına bağlı olan bu cümlelerin bulunduğu romanda iki zaman var : ilki yirminci yüzyıl, diğeri ise Ortaçağ Avrupa'sı. Günümüze yakın duran keşiş ile on altıncı yüzyılda yaşayan şair Enzo Strecci'nin hikayeleri arasında heyecanlı süreçte sıkışan okura benzer yazgılar, entrikalar ve ögeler tek çıkış yolu bırakıyor; Aşk. Ama aynı çözüm, karakterlerimizin sonlarını da hazırlıyor. Igor Štiks, bu hikayede anlatıcının dilinden okuru aşkın ve büyük bir şatonun labirentlerinde dolaştırıyor, okuru da aynı yazgının içinde terk ediyor. Ayrıca, bu romana Stalin ve küçük kardeşi Tito ile birlikte günün toplumsal vakıaları da uğramış. Belirtelim.
"İki Hilaye" Dvorac Şatosu ile Igor Štiks, son yılların en önemli romancılarından, yaptığı az değil. Romanın dilini yeniden kuruyor. Avrupa okurunun artık yakından tanıdığı Štiks yazını, bu romanla Türkçemize ilk kez taşınmış oldu.