Sayfa Sayısına Göre İlk Meclis Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre İlk Meclis sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre İlk Meclis kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günlerden 23 Nisan 1920 Cuma. Tatlı ve ılım bir bahar günü. İşgal edilmiş İstanbul’un son Mebuslar Meclisi’nden kaçıp gelebilen mebuslarla Mustafa Kemal Paşa’nın genelgesi ve çağrısı üzerine il meclislerince yerinde seçilmiş olan milletvekilleri Ankara’ya ulaştılar. Cuma namazı Hacıbayram Camii’nde kılındı. Kurbanlar kesildikten sonra İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
ilk türkiye büyük millet meclisi
Bu Türk ulusunun ölüm-kalım savaşı davası. Tarihte ba­ğımsızlığını hiç yitirmemiş olan Türk ulusu ya düşmanı yur­dundan kovacak ve özgür yaşayacak ya da son erine kadar öle­cek. Parola bu. Gerçi silah, cephane ve düzenli ordu yok, ama Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Türk halkının birleşmiş çelik is­tenci var. Gerçi para yok, ama halkın cömertliği ve gönül zengin­liği sonsuz. Gerçi düşman bir değil, pek çok; zayıf değil, çok güçlü; ama Türk'ün kükreyişi ve bağımsız azmi daha güçlü.
Sayfa 17 - cumhuriyet kitapları
Reklam
(..) Din terbiyesine gelince, sanılmasın ki şimdiye değin ulu­sal ve dinsel bir eğitime özen gösteriliyordu. Ben sizi temin ederim ki ezber gidiyordu. Dinsel terbiye demek, çocukların ruhunda, duygusunda, din terbiyesini, din duygularını yaşat­mak demektir. Kuru kuru ezberlemek hiçbir zaman din eğiti­mini sağlamaz..."
Sayfa 38 - cumhuriyet kitapları - maarif vekili rıza nur bey hükümet programını okuduktan sonra kırşehir mebusu müfit hocanın programda şer'iye işlerine ilişkin noktalardan ve medreselerden söz edilmediğini söylerek tartışma başlatması üzerine kütahya mebusu be
Burada Mustafa Kemal’i, ulusal kurtuluş Savaşı’nın önderi olarak değil , özellikle Türkiye büyük millet meclisi memurlarının en yüksek amiri olarak, benim küçük memur gözümle anlatmaya çalışacağım . Onun adı , bizim bürodaki memurlar ve dışarda koruyucu polis , jandarma ve hatta odacılar arasında hep “ reis paşa “ diye geçerdi . Milletvekililelrinden çoğu onu böyle anardı. Biz bürodakiler için mecliste iki büyük kişi vardı: reis paşa ve başkatip Recep bey . Bunların ikisi de askerdi . Aralarında rütbece büyük mesafe vardı: biri kurmay paşa , öbürü kurmay binbaşı; ama ikisi de rütbe işareti taşımazdı . Biz memurlar için aralarındaki fark sanki kıl payı gibiydi . Hatta Recep Bey’den daha çok çekinirdik.
25 eylül 1920 tarihli gizli oturumdan,
"İkide birde Meclisi Âlinizin bu mesele üzerinde müza­kere ve münakaşa açması caiz değildir kanaatindeyim. Bugün, bu makamı işgal eden zat bu millet ve memleket için hain bir adamdır (alkışlar). Müsaade buyrunuz beyim, hain bir adam­dır (alkışlar ve bravo sedaları). Meclisi Âlinizde şimdiye ka­dar pek büyük ve cidden tarihi cüretler gördük. Maateessüf şimdi makamı hilafet ve saltanatı işgal eden zat, bu millet için hain bir adamdır. İspat ettiniz ve bu milletin bütün mukadde­ratına bütün manasıyla vaziülyed (el koymuş) olduğunuzu ispat ettiniz (...) Halife ve padişah sıfatını takınmış olan kimse­nin bu milleti iğfal, ifsad etmek için bizzat iştigal eylediği bir­ takım teşkilatı mefsedetkârâne (bozguncu örgütler) vardır (...) Esir olan adam padişah olamaz. Hainane hareket ediyor. Bi­naenaleyh bu mesele ile iştigal caiz değildir." Mustafa Kemal Paşa hilafet ve saltanat makamına karşı konuşmamış, dahası, bu makamın gerekliliğini vurgulamış, ancak orada oturan Padişah ve Halife Vahdettin'in İngilizler­le işbirliği yaptığını düşünerek onu hayınlıkla suçlamıştır. Altı ay önce Meclis'in ilk açıldığı gün de Vahdettin'in hayınlığını biliyordu, ama söyleyemezdi. O tarihten sonra geçen olay­lar padişahın tutumunu milletvekilleri gözünde de az çok, açık seçik bir duruma getirdiği için bu tonda konuşabilmiştir.
Sayfa 77 - cumhuriyet kitapları - 13.09.1920- meclis başkanı mustafa kemal paşa'nın "beyanname"(bildiri) adı altında kendi görüşlerini meclise sunması üzerine yapılan uzunca tartışmaların ardından,
"Kendi hükümetimizin idaresi altında mutsuz ve fa­kir yaşamak, yabancı tutsaklığı pahasına elde edeceğimiz hu­zur ve mutluluktan bin kat yeğdir"
Sayfa 88 - cumhuriyet kitapları
Reklam