Türkçe Üzerine Mülâhazalar - 2

İltifat Ağyaredir Dost Acı Söyler

Lütfi Özaydın

İltifat Ağyaredir Dost Acı Söyler Gönderileri

İltifat Ağyaredir Dost Acı Söyler kitaplarını, İltifat Ağyaredir Dost Acı Söyler sözleri ve alıntılarını, İltifat Ağyaredir Dost Acı Söyler yazarlarını, İltifat Ağyaredir Dost Acı Söyler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bildiğimiz "kâfir" کافر kelimesinin manası Kur'an'dan önce istimal ettiğimiz manasıyla yoktu, "çiftçilik yapan" manasına kullanılırdı. İslâm'dan sonra bambaşka bir mana kazandı. Keza mü'min kelimesi de böyledir, Müslim kelimesi de.
Rasulü Ekrem'in, fareyi insana zarar vermek üzere yuvasından çıkan bir mahlûk olduğu için "fasıkcık" manasına "füveysika” olarak isimlendirdiğini ve bunun bir "tesmiye-i nebevi" olduğunu anlıyoruz.
Reklam
Allah'tan korkmayanın dini imanı yoktur diye bir kelâmımız var, her türlü zulüm Allahsızlıktan gelir başımıza.
Lisanımız, nişanımızdır. Hem hedefimizin cennet olup olmadığı hem de hedefimizle ahidleşip ahidleşmediğimiz nişanımızdır. Nişan almak ve nişanlanmak müştereken gerçekleşir. Nişanımızdan koparıldığımız aşikar. Bu koparılmayla, koparıldığımız toprakta kalan köklerimizin Kalü Bela'ya vardığından bile haberimiz yok. Kesilen dallarımızın cennete uzandığı bilgisinden de uzaklaştırılmışız. Yazımızdan koparılmamız bizi tek dünyalılığa hapsetti. Ahiretten nasipsiz kalmakla kalınmadı, dünyamız da berbat edildi. Oysaki Kur'an ve Türk toprakları teminatımızdır. Bu ikisinin mahsulü Türkçedir. Türkçe ve Türk yazısı teminatımızdır. Teminat, Ümmet-i Muhammed'edir. Sadakat Allah'adır.
Sayfa 5
Sedef kelimesi de Kur'an lisanından gelmektedir. İlginç bir mana örgüsü olduğundan dolayı izah etmeden geçemeyeceğim: Tesadüf kelimesi bu kökendendir. Sedefin, içerisinden inci çıkan midyenin iki kapağının karşılıklı kenarlarının birbiri üzerine tam denk gelerek bir kap oluşturmasının zihinde meydana getirdiği tasavvurdan tekevvün etmiş bir isimlendirmedir. İki kapak uc uca rast gelerek tesadüf kelimemize ilham vermişler. Merhum Süleyman Çelebi "ol sadeften doğdu ol dürdanesi" derken bu tasavvurdan ilham almıştır. İçerisinden incinin yani Rasulü Ekrem'in çıktığı iki kapaktan oluşan sedef yani Abdullah ve Amine telmih edilmektedir.
Cennet vatanımızın gülleri Allah deyu kokup, gezenleri Allah deyu gezdiği gibi nehirleri de, çayları da, dereleri de Allah diyerek akmakta, İslâm diye fısıldamakta idi. Allah'ı zikreden bütün bu mahlûkatın canlarını gávur aklına uyarak yaktığımız gibi havalarını ve sularını da zehirleyerek aleyhlerine ve aleyhimize çalışır olduk. İşin daha fenası bunu göremeyip gaflette kalmak. Her şeyimizi Islâm'dan edindiğimiz aşikârken edindiğimiz lisanın kelimelerini Kur'an'dan başka bir yerlere izafe etmeye çalışanlar kelimenin her türlü manasıyla "halt" etmektedirler.
Sayfa 113
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.