Tek başına dolaşıyordu, gözleri kapalı, aynı anda hem anımsamaya hem de unutmaya çalışıyordu,
kendini manzaradan mahrum ederek saf ezgiyi yakalamaya çalışıyordu.
Kadın adamı duygusal olarak çıplak anımsıyordu. Adam bir anıya teslim olmuştu. Başka bir gencin
anısı. Bir daha kimse kendisini göremeyeceği için yaşlanmayan delikanlı. Fotoğraflardan kaybolan
delikanlı.
Bu yokluk -bu boşluk- İnez’in Gabriel’e egemen olmasına olanak tanıyordu. Adam bunu hissediyor ve
kabulleniyordu. Kadının her iki elinde de
Her zaman özlediği beraberliğe kavuşmak için şarkı söyleyecek.
Yolda karşılaştığı tehlikelerden korunmak için şarkı söyleyecek.
Çünkü bundan böyle yalnız olacak ve kendini nasıl savunması gerektiğini bilmeyecek.
“Bence birbirimizi sevmedik çünkü yaşlandığımızı görmek istemedik...”
“Sanırım bir gün mezarının üzerinde dolaşacağımı da düşünmüşsündür korkuyla.”
“Ya da ben seninkinin,” diye sonunda güldü kadın.
Kasım soğuğuna çıkarken, günahlarımızı unutmaktan başka kurtuluşumuz yok, diyen Gabriel oldu.
Affetmek değil, unutmak.
Kadın otelde kalıp kendine lüks bir banyo hazırladı ve hayal kırıklığı yaratan aşkların hemen
geçmişte bırakılması gerektiğini düşündü.
“Hayaletler gibi kayboluyoruz.”
“Aslında her zaman hayaletlerdik İnez. Gerçek şu ki gölgeler olmadan hikâye de olmaz. Kendi
gerçekdışılığımız nedeniyle görmediğimiz şeyler var.” “Pişman değil misin? Bu fırsatı kaçırarak
yapabileceğin bir şeyi yitirmekten pişman değil misin? Meksika’da evlenmemiz gerekirdi.”
“Bilmiyorum, sana tek söyleyebileceğim ikimizin de başarısız bir aşkın ve dayanılmaz bir evliliğin
yükünü taşımayacak kadar şanslı olmamız.” “Gözden ırak, gönülden ırak.”
“İçimdeki bir şey senden sonsuza kadar benim kadınım olmanı istememi engelledi. Bu benim arzum
değildi, ama senin iyiliğineydi, inan ki.”
“Bu engelin ne olduğunu hâlâ bilmiyorsun öyle mi? Neden bana söylemiyorsun?..”
“Seni seviyorum İnez. Seni her zaman yanımda istiyorum. Benim kadınım ol İnez... Bunu
demeliydim.”
“Şimdi de demeyeceksin, belki kabul edebilirim.”
“Hayır. Şimdi de demeyeceğim.”
“Neden?”
“Çünkü korktuğum şey daha meydana gelmedi.” “Neden korktuğunu da bilmiyorsun?”
“Hayır.”
“Korktuğun şeyin olmuş olmasından Gabriel ve olan şeyin olmamış olmasından korkmuyor musun?”
“Hayır, sana yemin ederim ki daha olmadı.” “Ne?”
“Senin için arz ettiğim tehlike.”