yılları boyunca ülkemizde geçen olayları
inceleyen bir araştırıcının,
bir insanbilim uzmanının, konu olarak bu dönem yöneticilerini ele alırsa gelişmesi
onbinlerce yılla saptanamayan beynin yıldan yıla hızla
gerilec.liğini, çöktüğünü
somut örneklerle ortaya koyması güç değildir. Davranışlar örnek alınırsa kimi
insanlarda ağır bir sayrılık, bir sarsıntı geçirmeyişlerine
karşılık belirgin bir çöküntünün, gerilemenin yüzeye vurduğu
görülür. Bunda da doğal
ortamın, yaşama ortamının etkileri vardır. Sözgelişi eskiçağda, ilkçağda
yeryüzü uygarlığının ön dizide gelen yaratıcı başlarını
yetiştiren Anadolu altıyüz yıllık Osmanlı döneminde önemli bir·
gelişme göstere. memiş,
uygarlığa katkıda bulunan bir iki devşİrıneyle yetinmiştir. Mimar Sinan'ı bir yana
bırakınca bu dönemin
damgasını taşıyan yepyeni yaratmalar bulma olanağı kalmaz. Mimar Sinan da eski bir
uygarlığın gelişim çizgisi
üzerinde ele alınma gereğindedir. Oysa bu dönemde Anadolu gerek doğal ortamı,
gerekse yaşama ortamı
bakımından hızla gerilemekte, bozulmaktadır. İlkin aşırı yıkıcılık yüzünden ülkenin
bitki örtüsü değişmeye
başlamıştşır.
Boş insanın dolu görünmek için başvurduğu tek yöntemdir baskı. Bu boş nesne bir birey olduğu gibi bir kurul, bir bireyin yöresinde toplanan bir insan sürüsü de olabilir.
İnsanın korkusu bilinçle ilgilidir. İnsan bir olay karşısında duyduğu korkuyu öteki dirilerin de kendi gibi duyduğunu sanır. Oysa onların korkusu bir yaşama kuralıdır.