İnsan bozulan ağını yeniden yüz kere kurmak kudretine, inadına, kabiliyetine malik olan örümcekten daha kuvvetli ve iradelidir. Facia, felaket yerindeki insanın çektiği çilede, onun ruhundaki çöküntüdedir.
Kanun, belli bir yaştan önce işlenen suçlar için ne kadar ağır olsa ölüm cezası vermez. Acaba gene bir yaştan sonra o cezayı kaldırmak cihetini düşünmüş bir memleket var mıdır? İnsan, seksenini bulunca enikonu çocuklaşır; belki de "rüşt” denilen erişkinlik tekrar geriler. On sekizine kadar kafamız hamdır; bu yaşta olgunluk çağına girmiştir... Peki, o sihirli meyvanın bir de çürüklük devri yok mudur? Hamlığına bir had çiziyor, olgunluğunu kabul ediyoruz da koflaşmasına neden bir tarih başı koymuyoruz?
Yeni gelen adamın lüzumsuz heyecanı -zemine, zamana uymasa da, salonun havasını değiştirmiştir; bunaltıcı sıcağa pencere aralanmış gibi bir esinti serinliği katmıştır; bu zatı küçümseyen bir eda sezilmesine rağmen dudaklarda gülümsemeye doğru bir gelişme görülmüştür. Asıl mühimmi, o sözler fikirleri bambaşka, hiçten, fakat eğlenceli, hafif bir mevzu üzerine çektiğinden hepsine bir dinlenme, teneffüse çıkma, yorgunluk alma tesiri yapmıştır. Kısacası faydalı olmuştur.