Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İran'da Soluyor Çiçekler

Bahman Nirumand

En Eski İran'da Soluyor Çiçekler Gönderileri

En Eski İran'da Soluyor Çiçekler kitaplarını, en eski İran'da Soluyor Çiçekler sözleri ve alıntılarını, en eski İran'da Soluyor Çiçekler yazarlarını, en eski İran'da Soluyor Çiçekler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
272 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Kitabı hardcopy- basılı- olarak bulmanız pek imkanlar dahilinde görünmüyor. Dijital ortamda okumak ise mümkün. Kitap İran' da siyasi dengelerin gerek iç gerek dış politikalarla nasıl değiştiği, Hümeyni'nin hangi vaatlerle gelip nelere sebep olduğunu, Dünya'nın hemen her yerindeki iktidar hırsının ve iktidar körlüğünün neler yaptıracağını gazeteci yazar gözüyle ortaya koyuyor. Açıkçası taraflı olduğu görüşüne kapıldığım kısımlar da oldu. Ancak yakın tarihi algılamak için son derece başarılı olduğunu düşünüyorum. Hümeyni'nin kullandığı cümlelerin kelime kelime aynısını dünyanın her yerinde duymanız mümkün. Tavsiye edilir.
İran'da Soluyor Çiçekler
İran'da Soluyor ÇiçeklerBahman Nirumand · Belge Yayınları · 199520 okunma
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İran'da günümüzde gerçekleşen olayları daha iyi bakış açısı kazanmak istiyorsanız okumanız gereken kaynak. Devrim öncesi ve sonrası oluşan şartların dile getirildiği, şimdiki hoşnutsuz yapının çok daha köklü birikimin sonucu olduğu bu kitaptan anlayabilirsiniz.
İran'da Soluyor Çiçekler
İran'da Soluyor ÇiçeklerBahman Nirumand · Belge Yayınları · 199520 okunma
Reklam
Mutlakçı bir diktatör olarak bütün güç onun ellerindeydi . Her general , her bakan , istihbarat şefi , emniyet müdürü ve her yüksek makamdaki devlet memuru komutlarını doğrudan ondan alıyordu .Kim buna boyun eğmezse işinden atılıp sürülüyordu.
Fundamentalist bir rejimin hedefine ulaşması için gereken bütün özellikler var bunlarda. Köklerinden kopartılmış , ne köye ne de kente uyan , başıboş,vahşi , cahil ve eğitim görmemiş , lümpen bir yaşam sürmek zorunda bırakılmış , kaderine terkedilmiş , Allah’a inanan mideleri boş , içi öfke dolu , kendine güvensiz , toplumun dışına itilmiş bu insanlar her önderin , her otoritenin her ideolojinin peşinde gitmeye hazır . Her demagog bu insanları istediği gibi kullanabilir.Biraz kışkırtılıp kafalarına bir kaç fikir sokulunca , kendilerine bir düşman gösterilince , ellerine silah verilince geri kalanını kendileri hallederler.
Sayfa 163Kitabı okudu
Evet Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanamayacak, işkence yapılmayacak, hapishaneler kapatılacak, kadınlara eşit haklar tanınacak, giyim serbest olacak, dedi. Biz solcular ise ılımlılardan daha da büyük yanlışlar yaptık. Biz dedik ki, bir yandan gelenekselliği simgeleyen, diğer yandan da böyle güzel şeyler vaat eden bu karizmatik önder olmadan Şah'ı deviremeyiz. İkincisi, mollaların devleti yönetecek durumda olduklarına inanmıyorduk. Üçüncüsü de, gerçekten pek çok solcu, başta Humeyni olmak üzere, çoğu mollaların radikal tutumlarını beğeniyordu... Biz solcular, İslamı yeni bir güç olarak görmekten yoksunduk. İran üzerine analizlerimizin, Şili veya Vietnam üzerine yapılan analizlerden farkı yoktu. Ayrıca demokrasi anlayışımız da yetersizdi. Giysileri yüzünden sokaklarda kadınlara sataşmalar başlayınca, 'yan çelişkiler' diye ciddiye almadık bunları. Biz, ana çelişkiyi, yani emperyalizmle savaşı, ön planda tutuyorduk. Demokrasi olmadan emperyalizmle savaşılamayacağını anlayamamıştık. Kadın hakları, sendikal haklar için veriler kavga, emperyalizmle savaşın ta kendisidir...
Sonunda ben de anlıyorum yanlışımı .Kitleler benim için , yazılarımda ve konuşmalarımda en kutsal ve kusursuz bir toplumsal güçtü şimdiye dek.Politikacılar ise kitlelerle kendilerine özgü bir görüşleri olmayan , her istediklerini yaptırabilecekleri insan güruhlarını kastediyorlardı.
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
İşlerini karanlıkta halledenler kitaplardan hep korkmuşlardır
Tebriz’de kitapçılar çarşısı kundaklanıyor , solcu kitapevleri yakıp yıkılıyor , sokak ortasında kitap yakılıyor , kitapçılar dövülüyor ve hatta bazıları tutuklanıyor. Bunun üzerine kitapçılarla yayımcılar , İmam Humeynî’nin Tebriz’deki temsilcisi Ayetullah Madani’ye başvuruyorlar . Madani onlara , yayımladıkları sol eğilimli kitapları kendi elleriyle sokakta yakmalarını öneriyor ve bu takdirde zararlarını karşılayacağına söz veriyor.Aksi takdirde kitlelerin “içten gelen “ tepkilerini engelleyemeyeceğini bildiriyor.
Sayfa 164Kitabı okudu
-Dün dediğimin bugün tersini söylüyorum diye üzmeyin canınızı . Durum nasıl gerektirirse öyle konuşurum ben . Bugün böyle söylerim , yarın tam tersini .(Humeyni) -‘Siz Hz. Muhammed’in ümmetindensiniz ,Machiavelli’in çömezi değil .’ diye karşılık verdiğini iddia ediyor Benisadr ama ben inanmıyorum .Ola ki Ayetullah Machiavelli ‘in kim olduğunu bilmesin .
Sayfa 178Kitabı okudu
Humeynî açıkça kitlelere ne yapması gerektiğini söylüyordu.Denize girme ,idam cezası , kamçılama , el ve ayak kesme konularından sonra son olarak da çalışan kadınları uyarıyor ; Düşmanlarımız kadınları çocuklarından ayırmak istiyordu . Bunun için yazıhanelerde , dairelerde kadın çalıştırdılar . İş yapılsın diye değil , devlet dairelerini randevuevlerine benzetmek , çocukları analarının kucağından koparıp almak için .
Sayfa 179Kitabı okudu
Bir toplantıya giderken yolda , üzerinde “kadınlara yüzmek yasaklansın” yazan bir levha taşıyan bir kadına rastlıyorum .Bir kadının devletten , ona ve hemcinslerine yüzmeyi yasaklamasını istemesi garibime gidiyor .Yüzünü gözünü siyah bir çarşafla örtmüş , levhayı tutan eli bile eldivenli . Yüzü görünmüyor , sadece gözü peçesinin ardından bakıyor .Hava çok sıcak , 40 derecenin üzerinde .Durup konuşuyorum .Sesine bakılırsa otuzbeş yaşlarında olmalı. “Yüzme neden yasaklansın? “, diye soruyorum merakımı yenemeyerek. “Yüzmeye giden kadınlar diyor , zenginlerin karıları. Erkeklere kendilerini beğendirmekte başka dertleri yok . Satışa çıkartıyorlar kendilerini , plajlarda bikini giyerek mallarını göstermek istiyorlar .Bu , kadının haysiyetini hiçe saymaktır,fahişeliğin alasıdır.Evet denize giren kadın fahişedir.Yüzmek bir spordur , hem de çok iyi bir spor diye sözünü kesiyorum . Hayır ,sporla ilgisi yok bunun diyor.Fahişeliktir bu günahtır, şeytan işidir , buna gözyummayacağız.Kapitalistlerin karıları erkeklere vücutlarını satsın diye yapmadık biz devrimi . Kafam kızıyor .Yazın deniz kenarına gidip yorgunluklarını gidermek isteyen yüzbinlerce kadına fahişe diyemezsiniz , diyorum ....Sesimi kesiyorum .Plajlarla spor salonlarının kapatılmasının fakirliği ortadan kaldırmayacağını ona anlatmanın ne yararı olurdu ki ?
Reklam
Ne yaşam zevki ne de insanlık kalır geriye..
Müzikle afyon arasında bir fark yoktur.Afyon hisleri köreltir , müzik de öyle . Silin atın müziği kafanızdan ! Radyo ve televizyon halkı eğitmelidir ... Müzik halka karşı , gençliğe karşı işlenen bir suçtur. Bertaraf edin müziği tamamiyle..
Sayfa 185Kitabı okudu
Sıkıcı bir yaşam başlıyor , diye düşünüyorum . Ne müzik ne dans , ne yüzme , ne erotik film , ne alkollü içki ...Sadece ağlamak ve gözyaşı dökmek serbest.
Sayfa 186Kitabı okudu
Bu adam bizi mahvedecek . Ne yaşam zevki ne de insanlık bırakacak bizde.
Sayfa 186Kitabı okudu
Yolculuğa çıkmadan bir kaç gün önce parfüm , saç boyası , dudak boyası , mücevher ve hatta pipo gibi bazı şeylerin yurt içine sokulmasını yasaklamışlar .İktisadi nedenlerden değil , ahlaksal nedenlerden . Ne biçim bir ahlak ki bu , sanatı , müziği , cinselliği ve sevgiyi yasaklıyor ama kendi görüşünde , kendi yolunda olmayanların öldürülmesini kahramanlık sayıyor ?
Sayfa 211Kitabı okudu
Tahran’ın günah mahallesi Şehrano beş altı bin fahişenin oturduğu eski bir semt...Devrimden sonra bu kadınların bir kısmı mollalardan korkup kaçmışlardı .Geriye nereye gideceğini bilmeyen bin kadar zavallı kalmıştı...Kafeslerinden salıverilen , ganimetlerinin üzerine çullanan aç kurtlar gibi yüzlerce Hizbullah ellerinde çıralarla Şehrano’ya giriyorlar .Kadınları ağızlarından kan gelinceye kadar dövüp evlerini ateşe veriyorlar ...Ertesi gün Ahlak Kurumu , günah mahallesinin temizlendiğini duyuruyor .Müşteriler için bir yol bulunuyor .Tahran’ın dört semtinde evlendirme daireleri açılıyor ve bu dairelerde bir kaç dakika içinde geçici olarak evlenebiliniyor.İslam dininde geçici olarak evlenme olanağı var .Bir saat için bile evlenilenilebilir.İslam dini bunu fahişelik olarak görmüyor.
Sayfa 214Kitabı okudu
219 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.