"İnanırsan yanılırsın, demiştin bir de bana? Sormayı bırakırmışım?''
"Ben mi, böyle mi demiştim?"
"Evet, sen. Köprünün üzerinden geçiyorduk hatta."
"İnandın mı bana?''
"Başka biri oluyorum," dedim sana. "Evde başka, işte başka, sokakta başka." Deniz kıyısında, ormanda, kitap okurken, film izlerken, yemek yerken, kızarken, mutluyken, sevişirken, âşık olurken başka.
Dedin ki, "Onları tanıştırsana."
Ayrımında olmadığı bir güven duygusuyla rahatladığı kısacık bir anda mırıldandığı ezgi, çırılçıplak bırakır mı o insanı? Mutlak bir yere ait kılar mı? Kökünü, utandığı ve sakladığı geçmişini açığa çıkarır da kat kat özenle makyajladığı yüzüne çarpar mı?