"Işığın savaşçısı, hayatın mucizesini anlamayı başaran biridir, inandığı şey için sonuna kadar savaşabilen ve denizin dibinde dalgaların harekete geçirdiği çanların sesini duyabilen biridir. Hiçbirimiz ışığın savaşçısı olduğumuzu düşünmesek de hepimiz öyleyizdir." diyor yazar.
Yani hepimiz bir savaşçıyız. Bu yüzden kendinizi ve dünyayı kabullenin. Yaşam iyisiyle kötüsüyle akıp gidiyor. Bu kısacık ömrü ne kadar anlamlı hale getirirsek o kadar iyi. İlişkilerimizde yeri geldiğinde hayır diyebilmeliyiz. Ben bu ve bu tarz fikirleri algıladım.
Kişisel gelişim türünde diyebileceğim 150 küsür sayfadan oluşan benle yaşıt bir kitap. Sayfaların başı ve sonu boş, o yüzden 100 sayfaya sığacak bir kitapmış. Normal kişisel gelişim kitapları gibi gelmedi. Çünkü bir karakterimiz var. Onu anlatıyor yazar ve aslında bizi. Her sayfası birbirinden bağımsız. O yüzden rastgele bir sayfa okuyup o yazı üzerine düşünebiliriz.
Ben beğendim. Çelişkili ifadeler gördüm. Sonra sayfanın birinde bu olaya değinmiş. Olması gereken buymuş. Bolca alıntı ekledim.
Hiçbir zaman 'hayır' sözcüğünü ağzına almayan biri, kendisinin eliaçık olduğuna inanır, anlayışlı, kibar olduğuna; çünkü 'hayır' sözcüğünün kötü, bencil, maneviyattan uzak bir sözcük olduğu sanılır.
Duygu çöpü diye bir şey vardır; zihnin makineleri üretir onu. Bu çöp, çoktan biten ve artık bir işe yaramayan acılardan oluşur. Geçmişte önem taşıyan ama şimdi hiçbir anlamı kalmayan önlemlerden oluşur.
Savaşçının da anıları vardır, ama o yararlıyı yararsızdan ayırmayı bilir; duygusal çöplerden kurtulur.
Bir arkadaşı şöyle söyler: "Ama onlar benim geçmişimin bir parçası. Benim varlığımı belirlemiş olan duyguları neden çöpe atayım ki?'
Savaşçı gülümser, ama artık hissetmediği şeyleri hissetmeye çalışmaz. Değişmektedir o ve duygularının kendisine ayak uydurmasını ister.
'Hayatının sonuna kadar, yaşadığın güçlüklerden doğan iyi şeyleri aklında tut. Bunlar senin ustalığının kanıtı olacak ve başka engellerle karşılaştığında sana güven aşılayacaktır.'
'Pişmanlıktan ölünseydi...'
Ve o, pişmanlıktan ölüneceğini bilir: pişmanlık, yanlış bir iş yapmış olanın ruhunu kemirir ve sonunda onu intihara götürür.