Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Gönderileri

İslam kitaplarını, İslam sözleri ve alıntılarını, İslam yazarlarını, İslam yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
128 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
İslam Peygamber'in din adına getirdiklerinin hepsini bütün varlığıyla benimsemek ve benimsediğini ortaya koymak" demektir. İslam aynı zamanda Allah tarafından peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'e (s.a.v.) vahiy yolu ile bildirilerek bütün insanlığa gönderilen son ve hak dinin adıdır. İslam, "teslimiyet" anlamına gelirken, Müslüman da "teslim olan" anlamına gelir. Burada teslim olunan, tek Tanrı olduğu kabul edilen Allah'tır. Sözlükte "kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak, barış yapmak" anlamlarındaki selm kökünden türemiştir. Müslümanlık Hazreti Muhammet’in yaydığı, kutsal kitabı Kuran olan din, İslamlık. Müslüman olma durumu. 7. yüzyılın Arap Yarımadası’nda Muhammed tarafından vaaz edilen İslam, özünde Allah’a itaat etmek üzerine kurulu bir dinsel inanmış olarak tanımlanır. Bunun yanı sıra, bu inancın temel yasalarıyla bağlı bir cemaati adlandırmak için de aynı terim kullanılır. Kuran’ın ve İslam yasasının kurucu prensipleri üzerine eğilen bu çalışma, İslam dünyasında olduğu kadar Müslüman olmayan dünyada da kalıplaşmış kimi fikirleri sorguluyo
İslam
İslam
. #Buyurun #okuyun
İslam
İslamDominique Sourdel · Dost Kitabevi · 200812 okunma
Günümüzde radikal Sünni İslam'ın tezahürleri, iktidarı ele geçirme teşebbüsleri kalıcı bir başarı asla elde edememiş ya da şU ana dek herhangi bir hükümet desteği görmemiş olsa bile, Doğu' nun, Mağrip'in, Asya'nın Musanlar bölgesi­ nin ve Kara Afrika'nın ülkelerini kasıp kavurmaya devam etmektedir. Bunun sonucu olan istikrarsız durumun -Ame­ rikan ekonomik gücünü hedef almaya kadar varan şiddet eylemlerinden sonra- gerçekten modern bir İslam'ın olgun­laşmasında geçici bir evre olarak kalmasını umut etmek istiyoruz.
Sayfa 126 - Dost kitabevi ekım 2008Kitabı okudu
Reklam
Günü­müzün Müslüman dünyası bir milyar'ın üzerinde nüfusa sa­hiptir (yani yerküre nüfusunun beşte biri) ve birçok gruba bölünınüştür: Araplar ve Araplaşmış olanlar (Ortadoğu ve Mağrip), İranlılar (Pers, Afganistan), Türkler (Türkistan, Anadolu), Hintliler, Malezyalılar, Çinliler, Siyahlar (Batı Afrika, Ekvator ve Doğu Afrika), Balkanlarda gruplar ve Avrupa ve Amerika'daki "diaspora." Bu kitlenin altıda bi­ rini Araplaştırılınış olanlar oluşturur, saf Araplar on beşte biridir (Kuran'ın yakın dönemde çeşitli dillere yapılan çe­ virilerini bu durum açıklamaktadır). Büyük çoğunluğu Sün­nilerden oluşur, Şiiler onda bir bile değildir, Hariciler ise toplar n ın ancak be§ yüzde biridir. Hukuk okullarının en ba§ında Hanefi lik gelir ( topların 'ın üçte birinden fazlası), ar­ dından Şafilik, yedide biri olu§turan Malikilik ve yaklaşık yüzde bir olan Hanbelilik gelir.
Sayfa 118 - Dost kitabevi ekım 2008Kitabı okudu
Felsefe İslam'a temelden yabancı bir disip­lin olarak ortaya çıktı, çünkü Tanrı'nın bilgisini ve dinsel görevleri tamamen hukuksal bir görünüm altında tasarla­yan teoloji, yola çıkış noktasında kurgusal bir yardıma hiç ihtiyaç duymamaktadır. Ama felsefi fikirler yaygınlaşınaya başladığında husumetle karşılanmadılar. Müslümanlar akıl ile vahiy arasında, felsefe ile din arasında zorunlu bir uyu­ma inanıyorlardı.
Sayfa 93 - Dost kitabevi ekım 2008Kitabı okudu
Sufilik. -Evrimi boyunca maruz kaldığı etkilere rağ­ men özgün anlamda Müslüman bir hareket olan Sufilik, Ku­ran' daki sofu bir eğilime dayanır ve dogmanın içerdiği ama ifadesine katılmamış manevi değerleri geliştirmeye yönelir. Mutlak tanrının mutlak erkinin kabulü, gerçekten de, ilahi hükmün inanılarak kabulü (tevekkü l ) gibi ahlaki değer­ lerin uygulanmasını gerektirir. Dahası, Kuran çeşitli asetik pratikleri buyurur ya da önerir. Bunlar insanın Tanrı ile ruh arasındaki karşılıklı rızaya erişmeyi sağlayan kalp arınması­na imkan tanır. Tanrı'nın bu "yakınlaşması", Tanrı ile yara­ tılmış olan (İlahi Kelam'ın vahyi) arasında bir ön iletişimin, varlığına dayalı olan ve T ann ile insan arasında karşılıklı sevgiye yönelik kimi çağrılar da iyice sağlamlaşmış, tamamen mistik bir eğilim başlatır.
Sayfa 86 - Dost kitabevi ekım 2008Kitabı okudu
Emeviler tarafından Bizans modeline göre örgüt­lenen, divanın ücretlendirdiği gönüllülerden yardım alan ve belli başlı Suriye bölgelerine denk düşen cünd'ler halinde bölünmüş olan ordu, Abbasiler döneminde özellikle İranlı Mevalilerden, sonra da Türk paralı askerlerinden oluştu; kutsal savaşın eski gönüllüleri yalnızca hudutlardaki kale­lerde bulunuyordu. Haçlılar sırasında kendini gösteren din­ sel motivasyonlarını yitirmemiş olan ordu artık devlet içinde güçlü ve yabancı kökenli bir kast oluşturuycrdu.
Sayfa 74 - Dost kitabevi ekım 2008Kitabı okudu
Reklam
Altı yüzyıl süren ve modern zamanların en güçlü Müs­lüman devletinin dağınasına yol açacak olan Osmanlı İmpa­ratorluğu, adını (Selçuklularla akraba olan) bir Türk aşire­tinin başı olan Osman'a borçludur. Bitinya' dan [Gebze, Ko­caeli bölgesi] başlayarak yavaş yavaş Moğolları ve Bizanslı­ ları püskürten aşiret kendi alanını genişletmeyi başardı. Bir süre Timurlenk'in önlediği Osmanlı yayılması yeni bir güç kazanmakta gecikmedi: Il. Mehmed'in Konstantinopolis'i alması (1453) ve Balkan Avrupa'sının i§gali, I. Selim tara­ fından Suriye ve Mısır'ın Memlüklerden fethi , son olarak da, Muhteşem denen Kanuni Süleyman'ın lrak'ı ele geçirmesi (1520-ı566). Bu dönemde imparatorluğun nüfuzu Viyana'dan Nil' e, Bağdat'tan Türk korsanların ele geçirdikleri Tunus ve Cezayir'e dek uzanıyordu ve kubbeli ve minareli Hanefi Türk camilerinin serpiştirildiği İstan­bul gibi büyük şehirlerde Osmanlı sanatı tamamen serpilip gelişmişti.
Sayfa 32 - Dost kitabevi ekım 2008Kitabı okudu
Yerleşikler ve göçebeler, her biri bir şeyhin ya da seyi­ din yönetiminde bağımsız kabileler halinde örgütlemişlerdi. Bu kabileler arasında, geleneksel olarak, İbrahim'in soyuna bağlı iki rakip gruplaşma ayırt ediliyordu: Güney Arapları (ya da Yemenliler) Kahtan soyundan geliyorlardı; kuzey Arapları (ya da Nizariler) ise İsmail'in soyundan geliyorlar­ dı. Bunlar çok sayıda kola ayrıldılar. Bu kollardan bazıları -Nizarilerden Kais ve Kureyş Yemenlilerden Lehm, Kindc, Hassan- tarihte önemli rol oynadı. inatçı rekabetleri, Nizari Mekkeliler ile Yemenli Medineliler arasında Muhammed dönemindeki ilk mücadelelerden sonra da sürdü.
Sayfa 10 - Dost kitabevi ekım 2008Kitabı okudu
Karşıt eğilimler arasında gerilim olmadan dinsel yaşam olmaz!?
Tarikat üyeleri kendi içinde bir amaç için vecd peşinde koşarken, şairler seyriyle sarhoş oldukları bir güzellik Tanrı' sının kendilerini baştan çıkarmasına izin verirler ve filozoflar da saf, soyut ve kişisi bir İdea Tanrı'nın peşinde koşarlar.
Reklam
Muhammed ardında mirasçı bırakmadığından ve açıkça bir halef saptamadığından ölümü politik bir krize yol açtı...