İslam Ceza Hukuku
Sabri ErturhanSözler ve Alıntılar
Ormanda bir kişinin katledilmesi, affı mümkün olmayan bir cinayettir. Ama topyekûn bir toplumun katledilmesi (suç olup olmadığı konusunda) üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur
Sayfa 42 - Hikmetevi yayınlarıKitabı okuyor
Suçun önlenmesi için, suça sürükleyecek teşebbüslerden, suça itecek ortamlardan uzak olma, faydalı meşguliyet, faaliyet ve hobiler edinme gibi bireysel; iş temini, maddi ve psikolojik yardım, suça kaynaklık edecek ortam ve mahallere izin verilmemesi gibi kamu otoritesi düzeyinde alınması gerekli tedbirler sunulmuştur.
Akide, İslam toplumunun kimliği ve varlık nedenidir.
Din konusunda dil ile savaşmak, el ile savaşmaktan daha zararlıdır.
Merhamet etmeyene merhamet edilmemesi de adaletin gereğidir.
Failin tam cezai ehliyeti haiz olması halinde cezanın bireyselleştirilmesi söz konusu olamaz. Bu itibarla akli melekeleri yerinde olan, ergenlik çağına gelmiş ve kendi özgür iradesiyle kasten suç işleyen faile ilgili had veya kısas cezası aynen infaz edilir.
Failin psikolojik, kültürel, eğitsel ve çevresel şartlarının dikkate alınması gerektiği iddiasına gelince; İslam hukuku bu düşünceyi reddetmektedir. Çünkü fail akılı, ergen ve muhtâr olduğu sürece bu sayılan haller bu suçların işlenmesini haklı çıkaracak özellikler olamayacağı gibi cezayı hafifletici sebepler de olamazlar. Çünkü cezanın bireyselleştirilmesi yönünde ileri sürülen bu gerekçeler son derece elastiki ve subjektif olup bunların sınırlarının belirlenmesi, belli bir kural altına alınabilmesi mümkün değildir.
(Hırâbede) Öldürülenlerin kâfir veya köle olması haddin tatbikini engellemez. Çünkü hırâbe haddi bir kısas cezası olmayıp, yeryüzünden fesat ve fitnenin köklerinin kazınması amacıyla vaz'edilen bir haddir.