Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Dünyasında Aydınlanma Sorunu

Muhammed Kutub

En Eski İslam Dünyasında Aydınlanma Sorunu Sözleri ve Alıntıları

En Eski İslam Dünyasında Aydınlanma Sorunu sözleri ve alıntılarını, en eski İslam Dünyasında Aydınlanma Sorunu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Dinamik ümmetler durumlarını gözden geçirdikleri taktirde, o anki durumuna da bakarak umutlarının gerçekleşmediğini görecek olurlarsa bu hallerini değerlendirir, sonra da o anki durumunu gözden geçirerek bunun ışığında geleceği için plan yapar; bu yolla da eksik olanı telafi etmeye ya da yanlış olanı düzeltmeye çalışırlar. İslam ümmetinin şimdiki hastalıklarından biri de kat ettiği mesafeyi gözden geçirmeyişidir. Geçmişte attığı adımlar ışığında şimdiki durumlara bakmayışı ve geleceği için plan yapmayışıdır. Bunun yerine akıntının sürüklediği tarafa gitmektedir. "
'Mürcie'nin "Amelî olan küfür dinden çıkartmaz." sözü mutfak olarak doğru değildir. Çünkü -mesela- putun önünde secdeye varmak bir amel olup bunu yapmak dinden çıkartır. Rasûlullah (s.a.v)'a sövmek bir amel olur dinden çıkartır. Düşmanları dost bilip Müslümanların aleyhine onlarla yardımlaşmak bir ameldir ve dinden çıkartır.'
Reklam
'Muhakkak göklerin ve yerin yaratılmasında, geceyle gündüzün değişip durmasında elbette akıl sahipleri için deliller vardır. Onlar ki ayaktayken, otururken, yanları üstünde (yatar) iken daima Allah'ı zikrederler..." (Âl-i İmran, 3/190-191) Yani, bütün hallerinde onu anarlar. Bu gerçek, bir mü'minin yanılmadığı , unutmadığı, hata etmediği anlamına gelmez. Çünkü Rasûlullah (s.a.v)'ın da buyurduğu gibi bütün Âdemoğulları hata işler ama mümin yanılır, unutur yahut hata ederse, azınlıkta haddi alıp ileri gitmez, aksine hemen pişman olur. Rabb'ini anar, O'ndan mağfiret diler. "Ve onlar, çirkin bir günah işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri vakit, Allah'ı hatırlayarak hemen günahları için bağışlama dileyenlerdir. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlar ki? Bir de işledikleri üzerinde bilip durdukları halde ısrar etmeyenlerdir. İşte bunların mükâfatı Rabblerinden bir mağfiret ve altından ırmaklar akan cennetlerdir ki, orada ebediyen kalıcıdırlar. (Böyle salih) amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir." (Âl-i İnsan, 3/135-136)'
'İslam'da, davranış akideyle sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü Allah'ın indirdiklerine bağlı kalmak akîdenin gereğidir. Allah'ın indirdikleri ise bütün yönleriyle hayatın tümünü kapsar. İnsan hayatındaki her şey de zorunlu olarak şeriatin kapladığı dört kısımdan birine girer. Her bir şey; ya helal, ya haram, ya mustahap ya da mekruhtur.'
Din, her iki halde de -yani karanlık ortaçağ Avrupa'sının halinde de- söz konusuydu. Ama bu söz konusu oluş şekilleri büsbütün birbirlerinden farklı şekiller olup neredeyse aralarında ortak hiçbir taraf yoktur. Avrupa üzerinde karanlık gölgeler vardı. Bu onların, kilisesinin sapık bir takım tasavvurlarla ve doğrudan olabildiği kadar uzaklaşmış, haddi aşan bir yaşayışla bozulmuş bir dine uymalarının sonucuydu. İşte Avrupa'nın "din" diye tanıdığı bundan ibaretti. İslam dünyasını kaplayan karanlık ise, onların Allah'ın üzerlerine indirmiş olduğu ve asırlar boyunca onun vasıtasıyla kendilerin imkan ve iktidar vermiş bulunduğu sahih dine uymayışlarının bir sonucuydu.
Ümmetin genel bir karakterini ifade eden ve onun birçok halini bozan/ifsad eden korkunç üçlü; -Hizmetinde düzenden hoşlanmayan düzensizlik, -Planlamaktan nefret eden gelişigüzellik, -Çabucak alevlenip çabucak sönen kısa nefeslilik...
Sayfa 105 - BekaKitabı okudu
Reklam
Avrupa’yı donukluğundan, tıkanmışlığından çıkartanın İslam olduğunu unuttular. Çünkü Avrupa’nın İslam ile ilişkiye girmesi -ister Haçlı savaşları ile ister ticari ilişkilerle, ister kültürel etkilenme yoluyla olsun- kendi hayatındaki karanlığı, donukluğu ve geri kalmışlığı fark etmesine sebep olmuştur. Peş peşe, asırlar boyunca içinde bulunduğu karanlığı hissetmeksizin yaşadıktan sonra, bundan kurtulmaya çalışmasına sebep olmuştur..
Sayfa 86 - BekaKitabı okudu
Itikadi Açıdan Geri Kalmışlık
"Tevhid akidesi yalnızca dil ile söylenen yahut kalpte gizlenen soyut bir söz olmak üzere inmedi. Aksine o, dil ile söylenen bir şehadet, kalplerde hissedilen canlı bir duruş, insanların pratikteki bir yaşantı olarak görecekleri gözle görülen bir realite olması için inmiştir. "
"İslam uygarlığı; insanın bedenini, Ruhunu, aklını, vicdanını, amelini, ibadetini, dünyasını, ahiretini, bireylerini, toplumunu, maddi değerlerini ve manevi değerlerini kapsayan ve dinamik yönünü itibariyle de kapılarını bütün insanların önünde açık tutan insancıl bir uygarlıktır. "
Bilimsel Geri Kalmışlık Ümmet, risaletine karşı duyarlılığını kaybedince, kendini çalışmaya ve harekete iten dinamik gücünü yitirince, "çalışmanın zorunlu olmadığı" görüşüne kapılınca, hazır yiyiciliğe yönelip sebepleri yerine getirmekten uzaklaşınca, hatta ahiret için çalıştığı ve ahiret açısından önemsenmesi gereken şeyleri önem verdiği vehmine kapılarak bütün dünyayı hatırından çıkarıp bir kenara bırakacak hale gelince... Bilimin Bu ümmetin hayatında nasıl bir yeri olabilirdi ki??? Hatta ümmet geri kalmışlık döneminde kainatla ilgili bilimlerle uğraşmanın dinde bir eksiklik ve Allah'ın emrettiklerinden bir uzaklaşma olduğu vehmine kapılınca bunun da ötesinde bir gün Ezher gibi büyük bilim kurumlarında iş kainat bilimleri ile uğraşmayı küfür ya da Küfür gibi görecek ve ilim denilen şeyin ise sadece şeriat ilmi olup onun dışında bir bilim olmadığı kanaatine sahip olacak noktaya varınca, en büyük kıyamet kopmuş oldu.
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.