Kitaptaki tek problem: Küfre sebebiyet veren batıl bir fetvanın savunulmasıdır.
Tirmizi'nin naklettiği “Zatu Envat” hadisinde zikredilen, İslam'a yeni girmiş olan sahabelerin, Rasulullah (sas)'tan talep ettikleri şeyin teşebbüh (müşriklere benzeme), daha yalın bir ifade ile küçük şirk olmasına rağmen büyük şirk olduğu zannedilmiş; ve netice olarak "Şirku'l-Ekber'de cehaletin mazeret olmayışı" ancak ilmin yayılmasına ve ulaşılabilirliğine bağlanmıştır.
178. sayfada Lecne ed-Daime (Suudi Arabistan Daimi Fetva Kurulu)'ndan özetle şu fasid inancın fetvasını aktarmışlar:
“Nebi'den (sas) zatu envat kılmasını talep edenlerin durumu ise; bu kimseler küfürden yeni çıkmışlardı ve bunu yalnızca talep etmişler ve yapmamışlardı. Onlardan hasıl olan şeriata muhalifti ve Nebi (sas), eğer talep ettiklerini yapsalardı kafir olacaklarına ifade eden bir cevap vermiştir.”
Yani bu zevatlara göre bir kişi cehaletle şirki talep eder fakat yapmazsa şayet mazurmuş; ama yaparsa şayet kafir olurmuş. -Haşa- o sahabelerin içinde bulunduğu durumdan dolayı, hadisten bu fetva(!) çıkıyormuş (ki bu, gerçekten de çok büyük bir iftiradır).
Rabbim, tevbe edip bu küfür inançlarından dönmeyi nasip eylesin. Gerçekten yazık olmuş.
... fakat bunun dışındaki hususlarda, özellikle selefe yönelik nakillerle meseleyi sarih bir şekilde tebyin etmesi, aslu'd-dinde cehaleti özür görenleri tokat manyağı yapmak için yeterlidir.