Sıfât-ı Haberiyye: Biraz önce anlattığımız çerçevede yaratılmış özelliği taşıyan bazı sıfatlar vardır ki naslarda Allah'a nispet edilmişlerdir. Haberde, yani âyet ve hadislerde yer aldıkları için haberi diye anılan bu sıfatlar kelâm alimleri tarafından lafzi-zâhiri manalarıyla zât-ı ilâhiyyeye izâfe edilmemiş, belli kurallar çerçevesinde te'vil edilmiştir. Meselâ "yed" (el), "vech" (yüz, sima), "arşa istivä" (taht üzerine oturma), "nüzül" (dünya semasina iniş) gibi. Selef âlimlerimiz bu tür sıfatların zâhiri-beşerî manalarının Allah'a nispet edilemeyeceğini benimsemekle birlikte "O'na mahsus bir yed, bir vech, bir istiva" demekle yetinmiş ve yorum yapmaktan kaçınmıştır. Onların bu tutumuna "icmâlî te'vil" denilmiştir. Ehlisünnet dışı bazı kişiler ise bu sıfatların zâhirî-beşeri manalarıyla Allah'a izâfe edilebileceğini ileri sürmüştür, böylelerinin mezhebine Müşebbihe denilmiştir.